Kim ne derse desin biz insanoğulları her ne kadar kabul etmesek te nankörüz. Hem de her konuda nankörüz. Nankör olduğumuz kadar doyumsuz, doyumsuz olduğumuz kadar açgözlüyüz. Bir kürek toprağın dolduracağı gözümüzü, dünyalara alsak doyuramayacak konumdayız. Nedir Nankörlük, ya da kimler nankördür? Kendisine yapılan iyiliğin değerini bilmeyen, yaşamış olduğu sıkıntılar, çekmiş olduğu acılar sona erince geçmişte yaşadığı o zor günleri unutan kişidir. Nankörlük bencillik, kıskançlık, hırs, öfke ve nefretten kaynaklanır. Ana besin kayağı nefistir ve ne hikmetse dünyaları alsa doymak bilmez.
Hepimiz yaşadık, yaşamasak ta gördük, duyduk. Rabbim hayırlısını versin, son yıllarda bir kuraktır, ülkemizle birlikte ilçemizi de etkisi altına aldı. Eee ne yaptık, her konuda olduğu gibi ne zaman başımız dara düştü, ne zaman sıkıntılı günler yaşadık, ne zaman hayatımız çekilmez bir hale geldi, işte o an hatırladığımız Müslümanlığımız, hatırladığımız yaradan, bakılmayacak yüzümüze rağmen affı, rahmeti, mağfireti bol olduğu için el açıp, hemen hemen her mahallede yağmur duasına çıktık. Ne zaman üç-beş damla yağmur yağıp, kuruyan topraklarımız ıslanana kadar. Yağmur yağmadan önce el açıp dua eden biz, yağmur sonrası unuttuk bazı şeyleri. Nankörlük yaptık. Hiç birimizin aklına yağmur sonrası şükür duası yapmak gelmedi. Bu yaşıma kadar ilçemde bir günde olsa bir Allah’ın kulunun şükür duası yaptığını görmedim. Peki şükürsüzlüğümüz yağmur olayı ile son buldu mu? Tabii ki hayır! Kimimizin çocuğu olmadı, çalmadık kapı, etmedik dua bırakmadık, ne zaman çocuğumuz oldu, geçmiş zor günleri unuttuk. Kimimiz amansız hastalığa yakalanıp, hastane köşelerinde sabahladık, şifa bulunca o günleri unuttuk. Kimimizin mal varlığı bir günde yok oldu. Ağladık, sızladık, ama ne zaman ki kazanmaya başladık, yine nankörlük yaptık. Şükrümüz dilimizde, yada günlük sohbetimizde kaldı. “Nasılsın?” sorusuna “Şükür!” diyebildik. Ama saniyede bir aldığımız nefesimizin dahi kıymetini bilmedik bilmiyoruz. O yüzden nankör olmamak lazım. Şükretmesini bilmeyenler, şükredecek konu bulamazlar.
*****
Aslında bu hafta siyasetle ilgili hiçbir şey yazmayacaktım. Ama son günlerde tabiri caizse sokakta yürüyemez hale geldim. Malum yaz ayı geldi havalar ısındı, hani birkaç ay önce söz verenler sanırım vermiş oldukları sözleri unuttular. Bu yazacaklarım tamamen vatandaşlarımız ve esnaflarımızı isteği. İsteklerin ortak noktası ise Ankara Büyükşehir Belediyesi ve ilçemiz yetkilileri. Aslında çokta zor bir şey istemiyorlar. En büyük istekleri “aylar öncesinden kazmış oldukları yolların bırakın asfalt atılmasını yama yapılmasını istiyorlar. Hele hele bu Ankara Caddesinde şehrin göbeğinden başlayıp, Hükümet konağına kadar olan kısım gerek araç sahiplerine gerekse vatandaşlarımıza artık ızdırap ve işkence olmaya başladı. Bırakın araçla yol kat etmeyi, yürüyerek dahi ilerlemek zorlaştı. Hani kışın ortasında eksi bilmem kaç derede satı kaplama ve yol yapımı yaparak, devletin parasını hiçe sayanlar şu canım sıcakları boşa geçirmemeli. Gönül istiyor ki, Ankara caddesinden Hükümet konağına kadar sıcak asfalt atılsın, amma bu gidişle hayalden öte olmayan çalışma yerine, en azından kazmış oldukları çukurlara bari yama yapılsın” diyorlar. Bana kalırsa bu çalışmalar ABB tarafından yapılmayacak ama çıkmadık candan ümit kesilmez hesabı, vatandaşlarımızla birlikte bende bir ihtimal yapılır diye düşünmek istiyorum. Neden yapılmaz diye karamsar olduğumu merak edenler için kısa da olsa açıklık getirmek istiyorum. Bu gün yerel seçimlerin üzerinden 3 yıl geçti. Koskoca 3 yıl. Ama ne hikmetse ABB tarafından ilçemize bu 3 yılda dişe dokunur bir şey yapılmadı. Kimse kusura bakmasın ama, ya ilçemizin sorunları tam manası ile ABB’ye iletilemedi, ya da ABB yetkilileri ilçemizi hiçe saydılar. Oysa bugün Polatlı’da, Haymana’da ya da Ankara’nın diğer ilçelerinde hemen hemen her gün farklı açılışlar yapılırken, ilçem için elzem olan konular dahi ya yapılmadı, ya da yarım yamalak kaldı. O yüzden hazır yaz ayı gelmiş, havalar ısınmışken, ABB’nin ilçemiz yetkilileri ilçemizin elzem olan konuları hakkında bir dosya oluşturup, Sayın Yavaş’a takdim ederlerse, çözüm yolu bulunacağını düşünüyorum. Yoksa, asli görevleri sanki, bir lütuf gibi aksettirmenin kimseye faydası olmadı, olmayacaktır da.
Son olarak burada bir görevde Belediye Başkanı Memiş Çelik’e düşüyor. İlçenin Belediye Başkanı olarak, bir sorun ve sıkıntı varsa ve bunun çözüm yolu her ne kadar kendi görevi dışında olsa da en azından halkının rahatlığı için bu konunun üzerine düşmeli. Artık, ABB Meclisinde feryadı figan mı eder, yoksa ABB’ye ait olan yollara Belediyenin imkanları ile asfalt mı atar, yoksa yamamı yapar, ne yapacaksa bir an önce yapmalı.
Nankörlük yerine Şükrankar olmak, siyaset yerine hizmet etmek dilek ve temennisi selam ve dua ile…
DİĞER HABERLER
Bahane popo gibidir, herkeste bulunur!
Bela ve musibetler kader midir?
MEHMET ÇETİN – Mustafa Emre