Şereflikoçhisar Tuzgölü Haber Gazetesi

Gazete – Matbaa – Baskı İşleri

HUZUR VE MUHABBET OCAĞI: AİLEMİZ

Ailemize karşı her daim güzel davranmamızı öğütlüyordu bizlere Rahmet Elçisi. Onun aile anlayışını özellikle Hz. Hatice annemize olan muhabbet, bağlılık ve vefasında görmek mümkündür. Şöyle ki; Hz. Hatice validemiz, Peygamberimiz (s.a.s)’in sadakat timsali eşiydi. Efendimiz, kendisinden önce ebediyete irtihal eden eşini hayatı boyunca hep hayırla yâd etti, onu gönlünden hiç çıkarmadı. Ona olan vefasını sıklıkla dile getirdi. Bir gün kendisine bunun sebebi sorulduğunda Allah Resûlü şu cevabı verdi: “İnsanlar bana inanmazken o bana inandı. İnsanlar beni yalanlarken o doğruladı. İnsanlar yardımlarını benden esirgediklerinde o bana malıyla destek oldu. Yüce Allah bana ondan çocuklar ihsan etti.” Aile, eşlerin Allah’ın adını anarak birbirleriyle ahitleşmesidir; ömür boyu sürmesi niyetiyle yapılan bir sadakat sözleşmesidir. İnsanoğlunun ruhuna huzur ve sükûnet veren bir nimettir aile. Aile, Rabbimizin rahmeti ile desteklenen, sevgi, saygı, şefkat ve muhabbetle güzelleşen bir sığınaktır.
Amacı sağlam bir toplum kurmak olan İslam, aileye çok önem vermiştir. Çünkü aile, toplumun temel taşıdır. Toplumlar ailelerden oluşur. Aile sağlam olursa toplum da sağlam olur. Aile ise evlenme ile kurulur.
Günümüzde aile kurumu, tarih boyunca eşine rastlanmamış büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Bu tehlike de, kadın hakları adı altında kadın düşmanlığı yapan bir takım batı ülkelerinin maddî ve manevî desteğini alarak çalışan bazı kuruluşların yürüttüğü faaliyetlerdir. Hâlbuki kadın haklarını savunduklarını iddia eden bu akımların en büyük amacı, kadın erkek eşitliği adı altında aile kurumunu aşındırmak, ailede güçlü olan sorumluluk, yardımlaşma ve dayanışmayı ortadan kaldırıp aile bağlarını koparmak ve kadına sınırsız ve sorumsuz bir statü tanıyarak aile mefhumunu ortadan kaldırmaktır.
Günümüzde bazı insanlar da Allah’ın kendilerine helâl kıldığı nikâhı terk ederek, gayr-i meşrû ilişkilere yönelmektedirler. Bu yüzden toplumumuzda zina, fuhuş ve sapık ilişkiler alabildiğine yayılmış bulunmaktadır. Geleceğimizin teminatı olan gençliğimizi bu tür sapık ilişkilere karşı uyarmak gerekmektedir. Zira fuhşun ve ahlâksızlığın yaygınlaşmasıyla aile bağı koparılırsa toplumun düzeni de bozulur. İşte bu sebepten dolayı İslam’ın nasıl bir aile kurulmasını istediğini ve aileye verdiği önemi bu vaazımızda açıklamak istiyoruz.
Her şeyden önce şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki, aile kelimesi, insan zihninde bir takım dinî, sosyal ve hukukî kavramları canlandıran sosyal muhtevalı bir kelimedir.
Aileyi kısaca şu şekilde tarif edebiliriz: Aile, karı koca ve çocuklardan meydana gelen ve yaratılıştan gelen bağlar üzerine kurulan küçük bir sosyal topluluktur. Tüm insanlar aile denen yuvada dünyaya gözlerini açarlar. Dolayısıyla aile insanın ilk kültür ocağı, ilkokulu, ilk sevgi kaynağı ve ilk dostlarını tanıdığı bir yuvadır.
Aile toplumun en küçük sosyal birimidir. Toplumlar ailelerden meydana gelir. Toplumun mutlu ve huzurlu olması ailelerin mutlu ve huzurlu olmasıyla doğru orantılıdır. Aile, insanları yaratan Yüce Yaratıcı’nın koyduğu kurallara göre kurulursa sağlam ve toplumun biricik mutluluk kaynağı olur.
Kişiyi olumsuzluklara, tehlikelere karşı koruyan sağlam ve güvenli bir limandır. Her fert değerlidir, saygındır ailede. Anne, şefkat timsalidir; sevgi doludur; onun yüreğinin kapısı her daim açıktır. Anne, fedakârlığın adıdır; emeğinin hesabını tutmaz. Bu nedenledir ki, Peygamberimiz (s.a.s), ilgimizi ve iyiliğimizi en fazla hak eden kişiler olarak tanımlar biricik annelerimizi. Baba, saygı, güven ve merhametin temsilcisidir. O, ailesini kötülüklere karşı koruma uğrunda her türlü meşakkat ve zorluğa göğüs gerer. Ve bilir ki; ailesinin geçimi uğrunda akıttığı alın teri, cennetin anahtarıdır. Babalarımız, Efendimizin ifadesiyle, bizler için cennete açılan bir kapıdır. Göz aydınlığı çocuklarımız, yuvanın en tatlı meyveleridir. Şefkat, merhamet, ilgi ve sevgiye muhtaçtırlar. Anne ve babanın elinde yarınlar için hazırlanması gereken bir değerdirler. Ailede herkes birbirine emanettir ve ailenin bütün fertlerine düşen sorumluluklar vardır. Bazen anneyle, babayla, çocukla bir imtihandır aile. Bu imtihanda aile mensuplarının izzet, onur ve saygınlığını zedelemek değil, korumak ve yüceltmek vardır. Bu imtihanda üzmek, kırmak, şiddete başvurmak değil, şefkat ve merhamet, nezaket ve nezahet vardır. Bu imtihanda “bir” ve “biz” olma vardır. Sevinçte ve kederde, varlıkta ve darlıkta hemhal olma, hayatın yükünü birlikte omuzlama vardır. Aziz Müminler! Ailenin bir mahremiyeti ve bir saygınlığı vardır. Bu mahremiyet ve saygınlığı zedelemeye, tahrip etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Ancak ne acıdır ki, günümüzde ailenin bu saygınlığını tehdit eden birçok olumsuzluk bulunmaktadır. Özellikle bazı yayınlarda ve sosyal medyada hiçbir değer ve sınır tanımaksızın aile mahremiyeti gözler önüne serilebilmektedir. Zaman zaman da gayr-ı meşru ilişkiler, nikâhsız birliktelikler adeta özendirilmektedir. Şüphesiz ki bu durum, toplumumuzun en önemli değerlerinden olan aile kurumunu yıpratmaktadır.
Yüce Rabbimizin bizlere bir lütfu olan ailenin önemi günümüzde kimilerince tam anlamıyla idrak edilememekte ve aile, bir külfet olarak görülebilmektedir. Ailenin huzur veren ortamı, sorumsuzluklara, şuursuzluklara, heva ve heveslere kurban edilebilmektedir. Ne yazık ki sadakatsizlik, vefasızlık, tahammülsüzlük ve şiddet gibi sebeplerle nice yuvalar yıkılabilmektedir. Yıkılan bu yuvaların acı ve ibretlik sonu tüm olumsuzluğuyla toplum olarak karşımızda durmaktadır. Aile kurumunun dağılmasının en ağır bedelini ise daha hayat yolculuğunun başında hayatın yükü altında ezilmeye mahkûm edilen minik bedenler ödemektedir. Unutmayalım ki Allah’ın adıyla nikâhladığımız eşlerimiz ve bizlere lütfedilen çocuklarımız bizler için büyük bir nimettir. Bize düşen, anne-babamızla, eşimizle, çocuklarımızla el ele verip hep birlikte hangi koşulda olursa olsun bu emaneti zayi etmemek ve bu nimetin kıymetini bilmektir

Sakarya araç kiralama Sakarya evden eve nakliyat