Şereflikoçhisar Tuzgölü Haber Gazetesi

Gazete – Matbaa – Baskı İşleri

İNSAN VE HAK KAVRAMI

Adalet, hayatın tüm alanlarına hâkim kılındığı zaman gerçek anlamını bulur. Mümin, her şeyden önce ailesine karşı adaleti gözetmelidir. Anne ve babasına, eşine ve çocuklarına şefkat, merhamet ve nezaketle davranmalıdır. Onlara kötü söz söylememeli, kalplerini kırmamalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in, “Çocuklarınız arasında adaletli davranın.” emrine uyarak evlatları arasında hiçbir konuda ayrım yapmamalıdır.
Mümin, sorumluluğu altındaki kişilere karşı adil olmalıdır. Onların haklarını korumalıdır. Alın terini yok saymamalıdır.
Mümin, ticaretinde adaleti elden bırakmamalıdır. Cenâb-ı Hakk’ın, “Ölçüyü doğru yapın, eksik tartmayın.” ilahi ikazına bağlı kalmalıdır. Hiç kimseyi aldatmamalı, rızkına haram bulaştırmamalıdır.
Mümin, toplumsal ilişkilerinde de adaleti gözetmelidir. Kendisi için istediğini kardeşi için de istemelidir. Eliyle ve diliyle hiç kimseye zarar vermemelidir.
Hak kavramı dinin ve hukukun en temel kavramlarından birisidir. Fakat günümüzde hak kavramının kullanıldığı bağlam sadece din ve hukuk alanı ile sınırlı değildir. Ahlak Felsefesi ve Siyaset Felsefesi alanındaki tartışmalarda da sıklıkla hak kavramı kullanılmaktadır. Bununla birlikte tartışmacılar bu kavrama çoğunlukla belli bir amaca ulaşmak veya diğer bir deyişle belli bir görüşü savunmak niyetiyle başvurmaktadır. Hak kavramının güncel hukuki, ahlaki ve siyasi tartışmaları kesin çözüme kavuşturmakta kullanılabilecek bir delil olabilmesi için öncelikli olarak kavramın kendisinin ne olduğu üzerinde bir uzlaşmanın sağlanmasına ihtiyaç vardır. Bir başka ifadeyle hak kavramı etrafından sürdürülen tartışmaların bir sonuca bağlanabilmesi için öncelikli olarak “Hak nedir?” veya “Bir hakka sahip olmak ne demektir?” sorularının cevaplandırılması gerekir.
İslâm hukuk sisteminde çok özel bir yeri ve değeri olan hak kavramı “Hukukun koruduğu menfaattir” şeklinde tarif edilmiştir. Her hak, bir takım sorumlulukları da beraberinde getirir.
Din alanında hak; Yüce Allah’ın peygamberleri aracılığı ile insanoğluna bildirdiği ilahi buyrukları ifade eder. Bu yönü ile hak, gerçek, hakikat anlamına gelir. İlahi buyrukların hak ve hakikat olduğuna inanmak imanın gereğidir. “Gerçek, rabbinden gelendir; o halde sakın şüpheye düşenlerden olma!” ( Bakara Suresi, 147 )
Hak, ayrıca gerçekliği, doğruluğu ve adaleti, başka bir deyişle her şeyi yerli yerine koymayı, her şeyi yerli yerinde yapmayı da ifade eder. Allah’ın bir adı da el-Hakk’tır. Mehmet Akif Asr Suresi Şiirinde “Halikın namütenahi adı var en başı Hakk. Ne büyük şey kul için Hakk’ı tutup kaldırmak” derken mutlak hakikat ve gerçeği ifade ediyor.
Bunun karşısında zulüm vardır. Hakk’a teslim olan kişi O’nun gösterdiği biçimde doğruluk ve adalete yönelir, batılın ve zulmün karşısında yer alır.
Her insanın üzerinde birçok hak ve sorumluluk bulunmaktadır. Bu haklar;
Yüce Allah’ın hakları ve yaratılmışların hakları diye iki kısımda özetlenebilir.
Yüce Allah’ın üzerimizdeki hakları; O’nun varlığına ve birliğine inanmak, hiçbir şeyi ortak koşmadan kulluk görevlerimizi yapmak ve yasaklarından sakınmaktır.
Yaratılmışların haklarına gelince;
Yaratılmışların başında insanlar gelmektedir. İnsanlar arasındaki bütün ilişkiler, “fertlerin karşılıklı hak ve görevleri” kapsamında değerlendirilir. Bunlara kısaca kul hakları denilir.
Ana-baba, evlat, eş, komşu, akraba, arkadaş, işçi-işveren hakları bu tür kul haklarındandır.
İnsanlar dışındaki diğer canlı varlıkların da gözetmemiz gereken hakları vardır.
Bu haklara örnek olarak; onlara zarar vermemek, aç ve susuz bırakmamak, yuvalarını yıkmamak ve yavrularını öldürmemek gibi hakları sayabiliriz.
Ayrıca doğal çevreyi, evimiz gibi korumak, doğal dengeyi bozacak işler yapmamak görev ve sorumluluklarımız arasındadır.
Bir de kamu hakları denilen haklar vardır ki bunlar, hem yüce Allah, hem de, kul hakları kapsamında değerlendirilmektedir. Devlet, vatan, millet, Kur’an ve Sünnete karşı görev ve sorumluluklarımız bu haklara örnek olarak verilebilir.
Müslüman, herkesin hukukuna saygılı olmalı, Allah ve kul hakkıyla Allah’ın huzuruna çıkmaktan sakınmalı kul ve kamu hakkını, hak sahibi bağışlamadıkça Allah’ın bağışlamayacağını bilmelidir.
Başkalarının hak ve hürriyetlerine zarar vermemek kaydıyla, her insanın bu dünyada yaşama, nimetlerinden yararlanma, mal-mülk edinme, neslini devam ettirme, seyahat etme, öğrenme, düşünme ve düşündüklerini ifade etme, inanma ve inancının gereğini yerine getirme, ticaret yapma, çalışma ve kazandığını koruma gibi hak ve hürriyetleri vardır.

Sakarya araç kiralama Sakarya evden eve nakliyat