Sözlükte “değer”, “kıymet” gibi anlamlara gelen “kerâmet”, dinî bir kavram olarak peygamberlik iddiasıyla ilgisi olmaksızın salih amel sahibi bir müminde meydana gelen olağanüstü hâl demektir. Şayet bu hâl kendisinde meydana gelen kimse salih amel sahibi biri değilse, o olağanüstü hâle “istidrâc” adı verilir. “Kerâmet zâhir olur, izhâr edilmez” yani Hakk’ın dilemesi ile meydana gelir; isteğe bağlı olarak gösterilemez. Bir müminin veli olması için bu tür kerâmet göstermesi şart değildir. Akaid kitaplarında “kerâmet haktır” şeklinde bir hüküm vardır. Bunun anlamı veli bir kimseden kerâmet sadır olabilir, demektir. Dolayısıyla keramet, takva sahibi kimselere Allah’ın bir ikramı olarak görülmelidir.
Ölünün arkasından ağlamak ve yas tutmak caiz midir?
Ölüm sebebiyle bir insanın üzülmesi, hüzünlenmesi, kederli bir hâl alması normaldir. Hatta acısını açığa vurup sessizce ağlaması ve gözyaşı dökmesinde bir sakınca yoktur. Hz. Peygamber (s.a.s.) de oğlu İbrahim’in, kızının ve kızının çocuğunun vefatlarında bizzat gözlerinden yaşlar akıtarak sessizce ağlamıştır. Bunun yanında Allah’ın takdirine karşı çıkmanın ve cahiliye döneminde olduğu gibi yaka-paça yırtarak ağlamanın doğru olmadığını da beyan etmiştir. Nitekim Hz. Peygamber’in (s.a.s.) küçükken vefat eden oğlu İbrahim’in ardından “…göz ağlar, kalp üzülür, fakat Rabbimizin razı olmayacağı söz söylemeyiz” buyurması, bu konuda müminler için bir örneklik teşkil eder.
Ölümü temenni etmek caiz midir?
Bir mümin ne kadar sıkıntı çekerse çeksin ölümü temenni etmemelidir. Çünkü sıkıntılar da ilahî imtihanın bir gereği olup sabreden insanlar büyük ecir kazanır. Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Sizden hiçbiriniz başına gelen bir sıkıntıdan ötürü ölümü asla temenni etmesin. Şayet ölümü istercesine olağanüstü bir darlık içinde kalırsa, o zaman şöyle desin: ‘Allah’ım! Benim için yaşamak hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat, benim için ölüm hayırlı olduğu vakit de beni öldür.
“Berzah Hayatı” ne demektir?
Berzah, sözlükte “iki şey arasındaki engel, perde ve ayırıcı sınır” demektir. Dinî ıstılahtaki karşılığı ise, “ölümden sonra başlayan ve mahşerdeki dirilişe kadar devam edecek olan kabir hayatı”dır. “Onların önlerinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.” (Mü’minûn, 23/100) âyetinde de geçen “Berzah” ile kastedilen budur. Buna göre ölen herkes berzah âlemine girecektir.
Hükmî kirlilik/hades ve hükmî temizlik/hadesten taharet ne demektir?
Dinî literatürde hükmî kirlilik, abdestsizlik veya cünüplük sebebiyle insanda meydana geldiği var sayılan manevi kirlilik hâlidir. Kaynaklarda bu durum hades terimiyle ifade edilir. Hades, büyük hades ve küçük hades olmak üzere ikiye ayrılır. Cünüplük, hayız ve nifas gibi hükmî kirlilikler büyük hades, abdest gerektiren hükmî kirlilik ise küçük hadestir. Büyük hükmî kirlilikten gusül ile, küçük hükmî kirlilikten abdest ile temizlenilir. Suyun bulunmaması veya bulunduğu hâlde kullanma imkânının olmaması hâlinde her ikisinden temizlenme yolu ise teyemmümdür.
Abdest alırken niyet etmek farz mıdır?
Abdest alırken niyet etmek, Hanefî mezhebine göre sünnet, diğer üç mezhebe göre farzdır. Hanefîler, abdest âyeti olarak bilinen âyette (Mâide, 5/6) emredilen fiiller arasında niyetin bulunmayışını delil olarak alırlar. Öte yandan abdest gibi namazın şartlarından olan ‘necasetten taharet’ ile ‘setr-i avret’te niyetin zorunlu olmayışı ve abdestin bazı ibadetlere bir vesile olup kendi başına müstakil bir ibadet sayılmayışı da Hanefilere göre abdestte niyetin farz olmadığını gösterir. Diğer mezhepler ise, Cenab-ı Hakk’ın “Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti.” Hz. Peygamber’in(s.a.s.) “Bütün ameller niyetlere bağlıdır… hadisinden hareketle her ibadette olduğu gibi abdestte de niyet etmenin farz olduğunu söylemişlerdir.
Abdest alırken belli duaları okumak şart mıdır?
Bazı kaynaklarda abdest alırken her organın yıkanması sırasında ayrı ayrı okunacak dualara yer verilir. Fakat sahih rivayetlere göre Hz. Peygamber (s.a.s.), abdest alırken özel bir dua yapmamıştır. Dolayısıyla güzel anlamlar içeriyor olsa da abdest sırasında bu duaların okunması şart değildir. Bununla birlikte okumasında da bir sakınca yoktur. Sahih rivayetlere göre Hz. Peygamber (s.a.s.) abdestin bitiminde, “Ben şahitlik ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Yine şahitlik ederim ki Muhammed O’nun kulu ve elçisidir. Allah’ım! Beni tövbe edenlerden ve temizlenenlerden eyle.” duasını okuyan kimse için Cennet’in sekiz kapısının açılacağını ve dilediği kapıdan içeri girmesine izin verileceğini müjdelemiştir. (DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI FETVALAR KİTABINDAN ALINMIŞTIR)
Kıymetli dostlar: Sonbahar bitti. Kış ayına girdik COVİD-19 salgın hastalık tehlikesi halen devam ediyor. Cenaze namazlarına aile fertleri dışında katılım olmamasına dikkat edelim. Taziyelerimizi salgın hastalıktan kurtulana kadar telefonla yapalım. Kapalı alanlarda ve kalabalık ortamlarda bulunmamaya özen gösterelim. Maskemizi, mesafemizi ve temizlik kurallarına her zamankinden daha çok dikkat edelim.
DİĞER HABERLER
Huzurevi ve engellilerimiz
ALLAH İÇİN SEVMELİYİZ
MEHMET ÇETİN- Mustafa Erdil