Hikayeyi biliyorsunuz… Adamın biri, sokakta dalgın dalgın yürürken; farkında olmadan, yolun ortasında yatan bir köpeğin “kuyruğuna” basmış!.. Ve tabiî, can havliyle köpek havlamış!..(Hatta biz buna halk arasında çenileme ya da vayıklama deriz) Adam şaşırmış… Hayret! demiş; “Ben köpeğin kuyruğuna bastım!.. Ama ses, ağzından çıktı!” Şöyle bir düşünüp, teşhisi koymuş: “Kuyruğuna bastığım halde ağzından ses çıktığına göre, demek ki; kuyruk ile baş arasında bir bağlantı var!”
Şimdi bunu neden anlattığımı merak ediyorsunuz. Hakkında yazdıklarım, yapmış olduğum haberler biri ya da birilerinin zoruna gitmiyor değil. İşin garip yanı ise ben Ahmet’i yazıyorum, ses Mehmet’ten geliyor. Kısaca bu tip kişilere “köpek” diyorum. Birilerinin farklı farklı kanallarla beslediği, dostluğundan, arkadaşlığına kadar çıkar ve menfaat üzerine kurulduğu, insanlığın ikinci plana atıldığı, her ne kadar şekli şemali insanmış gibi görünse de, fıtrat olarak köpeğe benzeyen zavallılardan bahsediyorum. Son yazılarım sonrası birilerinin beslediği köpekler” fena halde azmışlar, “tasma”larını ve“zincir”lerini ha kopardılar, ha koparacaklar!.. Size bir şey söyleyeyim mi; Aslında, “köpek”leri çok severim… Hatta şuan bir köpeğim bile var. Çünkü, “sadık”tırlar… Çünkü, “yal” yedikleri kaba, asla pislemezler!.. Ama, “köpek”lerin en kötü tarafı, “sahibinin sesi” olmalarıdır!…
Gerçi son birkaç haftadır bu vayıklayanların sayısı azalmaya başlasa da, yine de sağda solda kalmış durumdalar. Bunu da yaparken sözde İlçemiz için yada siyaset adına yaptıklarını, dava adamı olduklarını düşünüyorlar. Halbuki mensubu olduğu ya da gönül verdiği partinin her türlü yanlışını savunan kişiye dava adamı denmez, Partizan denilir, Yalaka denilir, Dalkavuk denilir. Eğer bir şey yanlışsa bunu yapan bırak peşinde koştuğun parti, oy verdiğin kişi, hatta ve hatta babanda olsa yanlış yapmış demektir. Ve sen bu yanlışı görmüyor, görmediğin gibi gören, duyan ve hatta yazan kişiye karşı kuyruğuna basılmış it gibi vayıklıyorsan, kusura bakma ama en büyük yalaka, en büyük dalkavuksun. Dahası yaptığım haberlerden, yazmış olduğum köşe yazılarından hatta ve hatta söylemlerimden rahatsız olan kişi ya da kişilere şunu sormak istiyorum, yazılan ya da eleştirilen kişi siz değilken bu rahatsızlık neden? Hoşunuza giden, ruhunuzu yada sözde partinizi destekleyen haber ve yorumlara sessiz kalırken, gerçek olmasına rağmen yanlış yapılan olaylar sonrası yapmış olduğum haberlerden neden rahatsız oluyorsunuz? Haberlerim ya da yorumlarımın yanlış olduğunu muhatabı sorun yapıp sizin kadar tepki göstermez adeta kabul ederken siz neden vayıklıyorsunuz? Sözde destek olduğunuz ya da oy verdiğiniz partinin yada mensubunun yanlışına neden yanlış diyemiyorsunuz? Acaba engelli oğlunuz, ya da Sağlıkçı kızınız işe gireceği için mi bu denli yalakalık yapıyorsunuz? Ve en önemlisi yazan ben yazılan bir başkası iken neden üçüncü kişi konuma düşmeye çalışıyorsunuz?
Her ne ise 21 yıllık meslek hayatımda olduğu gibi bundan sonrası içinde köpeklerin kuyruğuna basıp vayıklatmaya devam edeceğimden endişeniz olmasın. Ve size acizane bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Yanlışa yanlış demek bir suç değil, aksine erdemli kişilerin yapacağı hal ve hareketlerdir. Erdemli olmanızı beklemiyorum ama, köpek olarak ta kalmayın bence. Kuyruk sizin olmadığı sürece…
Geçtiğimiz hafta bu köşeden hayır sahiplerine yapılacak olan yardımlarla ilgili birkaç kelam laf etmiştim. Birkaç gün sonra benzer bir olay ilçe gündemine düştü. Sözüm ona bir ailenin parkta kaldığı, evinden atıldığı, 3-4 çocukla perişan olduğu dile getirildi. Ama birkaç saat sonra olayı aslının öyle olmadığı, aslında o kişinin 10 gündür parkta kalmadığı hatta ve hatta kamuoyuna yansıtıldığı gibi yardıma da ihtiyacı olmadığı öğrenildi. Aynı kişi tarafıma da geldiği ve yapmış olduğum araştırma sonrası işin renginin öyle olmadığını bildiğim için bir yerde görmezden geldim. Yine söylüyorum. Bu tip hayır işleri bambaşka işler. Hatta öyle hakkıyla yapılacaksa her babayiğidin yapabileceği işler değil. O yüzden yine söylüyorum hatta bu konuda Kaymakam bey başta olmak üzere yetkili kurumlarımızın da bu konu hakkında gerekli tahkikatı yapmalarını istirham ediyorum. Adam sosyal medyasından kendince bir hikaye oluşturup, şu kızımıza şu malzeme, şu amcamıza şu kanepe, şu öğrencimize kalem defter yazıp, acıtasyon yaparak hem kendi popülerliğini artırmaya çalışıyor, hem de devleti aciz duruma düşürmüş oluyor. Sanki devlet ilçede onca yardıma muhtaç aile varmışta yardım etmiyormuş intibası uyandırıyor. O yüzden bu gibi yardım talebinde bulunan kişi ya da kişileri iyice araştırmak gerek.
Her şeyin gönlünüzce olması, kraldan çok kralcı olmamak, kuyruğunuza basılmadan bir başkası adına vayıklamamak dilek temennisi selam ve dua ile…
DİĞER HABERLER
Bizim kadar var mı ki?
Sıla-i Rahim: Akrabalık Hukuku ve ahlakı
MEHMET ÇETİN- Mehmet Kutlu