Namazın kişiye farz olmasının şartları, Müslüman olmak, bulûğ çağına ulaşmak ve akıllı olmaktır. Sahih ve eksiksiz bir şekilde kılınabilmesi için namazın birtakım farzları, vacipleri, sünnetleri ve âdâbı vardır. Farzlara riayetsizlik, namazın bozulmasına yol açar. Namazın vaciplerinden biri sehven (yanılarak, yanlışlıkla) terkedilmişse sehiv secdesi yapmak, eğer kasten terkedilirse, namazın iade edilmesi yani yeniden kılınması gerekir. Sünnet ve âdâbındaki noksanlık ve kusurlar namazı bozmaz, fakat sevabını azaltır.
Namazın on iki farzı vardır. Bunlar dışındaki farzlar ve içindeki farzlar olarak iki gruba ayrılır. Namazın dışındaki farzlar, namazdan önce ve namaza hazırlık mahiyetinde olduğu için “namazın şartları” olarak adlandırılır. Namazın içindeki farzlar ise, namazın mahiyetini oluşturduğu için “namazın rükünleri” adını alır. Bunlar namazı oluşturan unsurlardır. Namazın farzlarından herhangi birinin eksikliği durumunda namaz sahih olmaz.
NAMAZIN ŞARTLARI
1. Hadesten taharet : Hades genel olarak hükmî kirlilik, hadesten taharet de bu hükmî kirlilikten temizlenme demektir. Hadesten taharet, abdesti olmayan bir kimsenin abdest alması, gusül yapması gereken bir kimsenin gusül etmesi yani boy abdesti alması demektir. Namaz kılarken herhangi bir sebeple abdest bozulursa namaz da bozulmuş olur. Özel durumlarında kadınlar namaz ve oruç gibi ibadetlerden muaftır.
2. Necâsetten taharet : Vücut, elbise ve namaz kılınacak yerin, insan kanı, dışkısı ve idrarı ile hayvanların idrar ve dışkıları gibi dinen pis sayılan şeylerden temizlenmesi demektir. Namazın sıhhatine engel olacak pislik eğer sıvıysa bir el ayasından, katı ise bir dirhem 4.8 gr.’dan fazla olandır. Necaset taşıyan bir elbise ile bilmeyerek namaz kılan kimsenin, bu durumu öğrendikten sonra namazını iade etmesi gerekir.
3.Setr-i avret : Avret; insan vücudunda başkası tarafından görülmesi günah sayılan yerlerdir. Setr-i avret, avret sayılan yerleri örtmek demektir. Avret yerlerinin namazda olduğu gibi, namaz dışında da örtülmesi ve başkalarına gösterilmemesi gerekir. Erkek için avret, yani örtülmesi gereken yerler, göbek ile diz kapağının arasıdır. Bu konuda biraz daha ihtiyatlı davranan Hanefîler diz kapaklarını da avret olarak kabul ederken, diğer üç mezhep, diz kapaklarını avret saymazlar. Kadın için avret, yüz, el ve ayak dışındaki bütün vücuttur. Onlar, yüzlerini namazda örtmedikleri gibi, ellerini ve ayaklarını da açık bulundurabilirler. Saçlarıyla beraber başları, bacakları ve kolları örtülü bulunur. Hz. Peygamber’in “Allah, bulûğa ermiş kadının namazını başörtüsüz kabul etmez” ve “Kadın bulûğ çağına erince elleri ve yüzü dışında başka yerlerinin başkasına görünmesi helâl olmaz” şeklindeki hadisleri göz önüne alınınca, başörtüsüz kılınan namazın geçerli olmayacağı anlaşılır. Namaz esnasında avret mahallinin, kişinin iradesi dışında açılması durumunda, açılan yer eğer örtülmesi gereken yerin dörtte biri oranına ulaşmış ve bir rükün eda edilecek bir süre (sübhânellâhi’l-azîm diyecek kadar bir süre) açık kalmış ise kişinin namazı bozulur. Kendi iradesi ile açacak olursa namazı hemen bozulur.
4. İstikbâl-i kıble : Namaz kılarken kıbleye yönelmek demektir. Müslümanların kıblesi, Mekke’de bulunan Kâbe’dir. Kâbe’yi gözle gören kişi, bizzat Kâbe’ye yönelir. Kâbe’nin bulunduğu noktadan 45 derece sağa ve sola sapmalar kıbleden sapma sayılmaz. Sapma derecesi daha fazla olursa “kıbleye yönelme” şartı aksamış olur.
5. Vakit : Namaz günün belli zaman dilimlerinde yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Bu itibarla farz namazlar için vakit şarttır. Yine her bir farz namaza bağlı sünnet namazlar, vitir, teravih ve bayram namazları için de vakit şarttır. Bir farz namaz, vaktinin girmesinden önce eda edilemez. Bir farz namazın vakti içinde kılınması eda, vaktinin çıkmasından sonra kılınması da kaza olarak adlandırılır. Bir namazın özürsüz olarak vaktinde kılınmaması ve ileriki bir vakitte kaza edilmek üzere ertelenmesi doğru değildir ve günahtır. Unutma ve uyuma gibi mazeretler nedeniyle vaktinde kılınamamış olan namazın daha sonra kılınması gerekir. Kaza, sadece beş vakit farz namaz ve bir de vitir namazı için söz konusudur. Cuma ve bayram namazları ve sünnet namazlar kaza edilemez.
6. Niyet : Azmetmek, kesin olarak irade etmek, kastetmek demektir. Niyet kalbin bir şeye karar vermesi, hangi işin ne için yapıldığının açıklıkla farkında olunması demektir. Namaz hususunda niyet namaz kılmayı istemek ve hangi namazın kılınacağını bilmektir. Niyetin kalp ile yapılması esas olup dil ile söylenmesi şart değildir. Bununla birlikte ayrıca dil ile de söylenmesi daha iyi olur. Kalpten geçirilen ile dil ile söylenen birbirine uymuyor ise, kalpten geçirilene itibar edilir.( Diyanet İslam İlmihali)
DİĞER HABERLER
İlçe siyasetindeki gelişmeler!
Ömer KILIÇ / Fıkıh Köşesi / İMAM-I RABBANİ’DEN (K.S.) NASİHATLAR SÖZLER
MEHMET ÇETİN / Mehmet Yılmaz