NEDEN BÖYLE OLUYOR?

İlçemizim bu hafta en çok konuşula konularından biri şüphesiz Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlık seçimi. Malum seçimin olacağı aylar öncesinden duyuruldu. Bir yanda 6 dönemdir Başkanlık yapan Mehmet Çetin, diğer tarafta ilçemizde esnaflık yapan Onur Uzunöz adaylıklarını açıkladı. Buraya kadar her şey normal. Her odaya üye olan kişinin adaylığını açıklaması kadar normal bir şey yok. Ancak işin rengi adaylık açıklanmasının ardından başlayan çalışmalar sonrası biraz değişti. Her ne kadar odaya 6 dönemdir Başkanlık yapan Mehmet Çetin, bu seçime biraz sıkıntılı başladı gibi. Bir yandan yaşının vermiş olduğu yorgunluğu, öte yandan 6 dönemdir başkanlık yapması nedeniyle bir takım kişilerin istenmeyen Başkan ilan etmesi sonrası kamuoyunda ufakta olsa serzenişler yaşandı. Öte yandan Onur Uzunöz’ün adaylık için yapmış olduğu çalışmalar, gerek esnaf ziyareti gerekse genç olmasının da etkisi ibreyi kendi yönüne çevirmeyi başardı. Bu durumu fark eden Çetin ve yanındakiler ne yaparızın arayışına girmişken, farklı farklı planlar ortaya çıktı. En önemlisi yıllardır kendi odasında yapılan seçim ani bir kararla Mihtat Eraslan toplantı salonunda yapılmaya karar verildi. Peki bu karar kamuoyunda nasıl etki yaptı derseniz, bana göre olumsuz bir etki yarattı. Nedenine gelince Mehmet Çetin’in yönetiminde yer alan Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi Başkanı Dursun Eraslan’ında yer alması işin aslı seçmenin kafasını karıştırmaya yetti. Zaten seçim öncesi Eraslan’ın Çetin’e tam destek olması ve bu yönde yaptığı çalışmalar her ne kadar olumlu sonuçlar doğursa da tepkileri de beraberinde getirdi. Ve öyle ya da böyle seçim günü geldi ve oy kullanımı başladı. İşte ne olduysa burada yaşandı. Seçim sandığının açısında olan ve seçmenin yüzünün de alenen göründüğü yerde kamera olması ve bunun tutulan tutanakla sabitlenmesi sonrası seçime bir saat kadar ara verildi. Tutulan tutanak sonrası her iki Başkana (ki bu bana ve kanuna göre yasal değil) seçimin devam edip etmemesi soruldu. İki Başkan adayının da devam kararı ile seçime kaldığı yerden devam edildi. Ve sonuç olarak Mehmet Çetin zorlu geçen seçimi 31 oy farkla kazandı.
Peki süreç bundan sonra bitti mi? Hayır! Her ne kadar Mehmet Çetin ve ekibi seçimi kazansa da bunun sevincini yaşayamadılar. Kamera olayının girdiği seçim, hem oy kullanan hem de konuya duyan kişilerin tepkilerine neden oldu. Tepki bir yana bu seçimde iddiaların ardı arkası kesilmedi. Kimisi Eraslan’ın Başkan olduğu odada masa başında kamera kayıtları izlediğini, oy kullanmak için gelen kişilere çeşitli yönde baskı yaptığı, hatta kendisinin de Mehmet Çetin’in yönetiminde yer alması nedeniyle, Başkanlık makamını da kullanarak gelen kişilere oy pusulası verdiği dahi iddia edildi.
Peki tüm bunlara gerek var mıydı? Ve yıllardır kendi odasında yapılan seçim neden bu kez bir başka odanın hem de bir Başkan adayının yönetiminde yer alan kişinin Başkanlık yaptığı yerde yapıldı? Ve kamera olayı her şeyi, her sebep sonucu düşünen kişi ya da kişiler diğer kameralara kağıt ya da bir başka şekilde kapatma gereği duyarken o kamera neden kapatılmadı? Ve bu tip şaibelere gerek var mıydı? Yıllardır yapılan oda seçimi yine eski yerinde yapılsaydı, kim kazanacaksa hakkı ile kazansa, hem tepkilere neden olmasa hem de seçilen kişi kaybeden kişiyi tebrik ederek salondan ayrılsaydı daha güzel olmaz mıydı. İşin resmi yönü ise bana göre bu seçimin iptal edilmesi. Bu kadar bariz hata varken, acaba Seçim kurulu görevlisi bu kadar sorunluluğu omuzlarına neden aldı bunu da merak etmiyor değilim. Köşe yazımı sabah saatlerinde yazmıştım. Son dakika gelişmesi oldu ve Onur Uzunöz İlçe Seçim Kuruluna seçimin çeşitli nedenlerden dolayı iptali için dilekçe verdi, sonuç ya dün akşam açıklandı, ya da bu gün içerisinde. Bakalım sonuç ne olacak?
Ve gelelim hemen hemen bir haftadır ülkemizle birlikte ilçemizi de etkisi altına alan kar’a. Rabbime sonsuz şükürler olsun, bizi rahmetinden mahrum etmedi. Etmedi etmesine ama biz aciz kulları kusura bakmayın ama şahsın için söylüyorum biraz nankörüz. Yağmasa neden yağmadı diye feryat eden bizler, birkaç gün çeşitli mağduriyetler yaşadıktan sonra artık, yeter! diyecek duruma geldik. Haşa bazıları şirke varan sözler sarf etmeye başladı. Varsın üç-beş gün mağdur olalım, varsın araçlarımız çalışmasın, hatta gideceğimiz yere yürüyerek gidelim, yollarımız kapansın ama nankörlük yapmayalım. Şayet yapabiliyorsak konu komşumuza yardımcı olalım. Unutmayalım zor günler dostlukların, komşulukların, kardeşliğin pekiştiği ve güçlendiği ortamlardır. Biraz sabır her şeyin üstesinden gelecektir.
Her şeyin gönlünüzce olması dilek ve temennisi selam ve dua ile..