12 senedir yapılmayan Tuz ve Kavun Festivali Salı günü itibari ile başladı. Dört gün sürecek olan festivalde dolu dolu geçecek. Tüm dünya ile birlikte ülkemizin hatta ilçemizin de içinde bulunduğu durum göz önüne alınırsa birçok kişi festivalin amacına ulaşmayacağını, hatta fiyasko ile sonuçlanacağını düşünse de durum tam tersi oldu. Günler önce yapılan çalışmalar, her bir detayı ayrı ayrı düşünülen proje ve planlar, gerek esnaflarımızın gerekse halkımızın katılımı ile festival festival gibi oluyor. Malum gazetemiz dün baskıya hazırlandığı için sadece birinci günün etkinliğine göre yorum yapabiliyorum. Akşam saatlerinde başlaya festival gece geç saate kadar devam etti. Birbirinden ünlü sanatçıların da yer aldığı festivalde tabiri caizse meydan hemşehrilerimize dar geldi. Gurbetçisinden-yaşlısına, gencinden-kadınına, çocuğundan-engellisine Şereflikoçhisar halkı oradaydı. O coşkulu ortama eşlik ettiler. Halk gerek pandemi gerekse ilçemizde sosyal aktivitelerin olmaması nedeniyle böyle eğlenceleri özlemiş olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.
Tabii ki her konuda olduğu gibi sırf muhalefet yapmak, Köroğlu’nda olduğu gibi “gözüm kör olsun kör oğlu” diyenler olmadı mı ya da olmayacak mı derseniz illaki olacak. Bazı aklıselimler, sırf konuşmak adına, “ ne gerek vardı bunca masrafa, ilçenin hatta ülkenin hali ortada” şeklinde yorumlar yapsa da bence festival çok güzel ve yerinde bir karar oldu.
Hele hele zamanlama olarak gurbetçilerimizin memleketine geldiği şu günlerde bulunmaz fırsata dönüştü. Hepimizin ailesinde gurbette olan kişiler vardır. Bütün gurbetçi ailelerin çocuklarının en büyük sıkıntısı ilçemizde her hangi bir etkinlik ve sosyalite olmadığı için izine geldiklerinde anne babaları her ne kadar ilçemize gelseler de, o kişinin çocukları tatil bölgelerinde kalmayı tercih ediyorlar, bir yerde öz vatanından kaçıyorlardı. Sebebi ise çok açık, yurt dışında değişik ortamları gören, canları sıkıldığında falanca mekana gidip eğlenen gençler, ilçemizde tabiri caizse dört duvar arasında kapalı kaldıkları, her hangi bir eğlence programı ya etkinlik olmadığı için memleketlerine gelmemeyi tercih ediyorlardı.
Festivalin bir başka güzel yanı ise stantların açılması. 50’ye yakın stant hiçbir ücret alınmadan esnafımızın hizmetine sunuldu. Bu sayede esnaflarımıza da bir yerde gelir kapısı oldu. Ekonomik nedenlerden dolayı zor anlar yaşayan esnafımıza can suyu gibi geldi.
Ve siyasete katkısı. Bence en büyük artı Belediye Başkanı Memiş Çelik’e yazıldı. Hak etti mi? derseniz, bence sonuna kadar hak etti. 12 yıldır yapılmayan, her yaz mevsimi ( pandemi hariç) aman sende diye görmezden gelinen, yapılsa da, yapılmak için yapılan festivalden ziyade, dolu dolu bir festivali organize etmek ve bunu hayata geçirmek, tüm puanları Memiş Çelik’in hanesine yazdırdı.
Ve festivalde gözüme çarpan küçük aksaklıktan bahsetmek istiyorum. Şu ana kadar her şeyi ile dört dörtlük olan festivalde alanın demir bariyerlerle çevrilmesi biraz abes olmuş. Sahne alanının önüne sanatçıların rahatsız edilmemesi için küçük bir bariyer çekilebilir ama alanın etrafının demir korkuluklarla çevrilmesi, festival için gelen kişilerin alana girmesini bir hayli zorlaştırıyor. Dışarıdan gelen kişi, giriş alanını bulabilmek için onca kalabalığın içerisinden geçmek zorunda kalıyor. Akşam festival alanında iken bir aile geldi. Küçük çocuğu olduğu için bebek arabası ile getirmiş, haliyle alan dar ve muhteşem bir kalabalık var. İnsanın dahi zor yürüdüğü alanda bebek arabası ile bir hayli zor ilerledi. Zaman zaman tatlı sert tartışmalara neden oldu. O yüzden bu demir korkuluklar için en azından bugün ve yarın bir önlem alınırsa daha güzel olur diye düşünüyorum.
Festival bugün ve yarında devam edecek, iyisiyle kötüsüyle sona erecek. Bakalım kim ya da kimler festival sonrası neler söyleyecek?. Hemen hemen her konuda olduğu gibi kursağından konuşanlar ; “ buna ne gerek vardı?, Bu kadar para boşa gitti, kim ne kadar para yedi?, vs vs” gibi serzenişlerde bulunacak bunu da ilerleyen günlerde duyup, tartışacağız.
Velhasıl kelam kim ne derse, kim ne düşünürse düşünsün, festivale gelen kalabalık daha doğrusu halk festivali beğenmiş olmalı ki, her akşam ziyaret ediyor. Bu şu demek, çok büyük hastalık, olmadığı sürece her yıl, ama bir gün ama birkaç gün festival düzenlenmeli. Halk bazı programları ve eğlenceleri özlemiş durumda.
Son olarak halkımızdan isteğim, bu dört günlük süreçte biraz daha sabırlı olmaları. Her hangi bir kötü ortama, dövüş, kavgaya izin verilmemeli.
Her şeyin gönlünüzce olması dilek ve temennisi, selam ve dua ile…
DİĞER HABERLER
Bizim kadar var mı ki?
Sıla-i Rahim: Akrabalık Hukuku ve ahlakı
MEHMET ÇETİN- Mehmet Kutlu