Şereflikoçhisar Tuzgölü Haber Gazetesi

Gazete – Matbaa – Baskı İşleri

Bizim hiç mi suçumuz yok?

Toplum olarak ya da insan olarak en büyük yanlışlarımızın başında bir olay ya da bir konu karşısında hemen bir suçlu ararız. Ama ne hikmetse bu suçlular hiç biz olmuyoruz. Hep karşımızdaki kişileri suçlar hep karşımızdakilerden bir şeyler bekleriz. Sonrada istediğimiz olmadığı takdirde avazımızın çıktığı kadar bağırır, suçu üzerimizden atarız. Esnafımızda böyle, memurumuzda böyle, birim ya da kurum amirimizde böyle, gazetecimizde…
Zamanın behrinde iki kişi kavga ediyormuş. Haksız olan biraz daha güçlü, karşısındaki kişi biraz cılızmış. Haksız olan ve döven kişi bir yandan karşıdaki garibanı döver, vurdukça da “vay anam, vurma, öldüm” diye bağırırmış. Nitekim birkaç dakika süren kavga, konu komşunun araya girmesi ile sonlanmış. Bunların kavga ettiğini uzaktan gören bir başka kişi kavga sonrası, hem döven hem haksız olan hem de döverken bağıran kişiye yaklaşarak; “ kavganın başından beri sizi izliyorum. Adama hem vurdun, hem de vururken sanki sopa yermiş gibi bağırmaya devam ettin. Bunu neden yaptın?” diye sormuş. Adam gayet rahat bir tavırla; “ eğer vururken bağırmasaydım kavgayı gören ve duyanlar benim haksız olduğumu anlayacaklardı. O yüzden hem vurdum hem de, bağırmaya devam ettim” demiş. Bizim halimizde aynı ona benziyor. Hepimizi ağzımızı açtığımız zaman üst perdeden konuşmaya, asmaya-kesmeye, eleştirmeye devam ediyoruz. Kimimiz hastaneyi, kimimiz postaneyi, kimimiz her geçen gün kan kaybeden ilçemizden dem vurarak, “yıllarca şu yapılmadı, yıllarca bu olmadı vs vs gibi üst perden konuşmaya devam ediyoruz.
Ama ne hikmetse hiç birimiz kendimizde suç aramadık, aramıyoruz. Son günlerde tüm yurtta olduğu gibi ilçemizde de piyasada bir durgunluk söz konusu. Her ne kadar dedikodu olur düşüncesi ile kimse “siftahsız işyeri kapatıyoruz, gelir gideri karşılamıyor” diyemeseler de durum ortada. Peki ya suçlu? Her zaman olduğu gibi suçlu biz değiliz. Gözün kör olsun Köroğlu misali, ya siyasetçiler suçlu, yada müşteriler. Vatandaş bizden mal-ürün almıyor da başka il ve ilçeden alıyor, hafta sonu Aksaray’da onlarca Koçhisarlı var, filanca internetten alışveriş yapıyor vs vs. Peki bu kişiler neden senden –benden mal almıyorda Aksaray ya da internetten alıyor? Bunu sorgulamıyoruz. Aynı olay bizim başımıza geldiği zaman sende-bende hemen en ufak işte internete yazıyor, hangi ürün nerede ucuz onun araştırmasını yapıyoruz. İlçemizde aynı ürün A işyerinde 100 lira B işyerinde 120-150 lira, arada siz deyin 100 ben deyim 200 metre mesafe var. Ama fiyatlar %20- %40 farklı. Aynı ürün internette ya da başka il ve ilçede daha ucuz. Öncelikle biz bunun önüne geçmeliyiz. Suçu hep müşteride değil zaman zaman kendimizde de aramalıyız.
Ona keza siyasetçiler. Ya da bizi yönetenler… Hangi birimiz gerek Kaymakam, gerek Belediye Başkanı ya da her hangi bir siyasetçiyi gördüğümüzde, oğlumuza-kızımıza iş istemek yerine, şöyle şöyle bir proje var, şu yapılsa çok güzel olur” diye istek ve taleple gittik. Hangi birimiz görmüş olduğumuz haksızlık, hukuksuzluk karşısında CİMER’e, BİMER’e ya da yetkili kurumlara şikayette bulunduk. Aman sende kim uğraşacak? Aman sende yarın bir gün bir işim düşer çomak sokar, işe girecek oğlum-kızım var” demekten başka ne yaptık?. Anlamsız, gereksiz, sırf yaptı desinler diye yapılan hangi bir çalışmaya tepki gösterdik. Ama eleştirmeye gelince, şu şundan, bu bundan, şu geçmişte bunu yapmadı, bu bunu yapmadı. Kimse kusura bakmasın ama mahalle kadınları gibi dedikodudan başka bir şey yapmıyoruz. Üzülerek belirtmek istiyorum ki, emin olun bunlar daha iyi günlerimiz. İlerde bizi daha kötü günler beklemiyor değil.
Ve yalakalık. En güzel yaptığımız şeylerin başında geliyor. Halbuki hiçbir çıkar ve menfaatimiz yok. Bir kişinin arkasından bir ayrı, yüzüne karşı bir ayrı konuşuyoruz. Halbuki kralın çıplak olduğunu yüksek sesle bir dile getirsek, her şey çözüme kavuşacak ama, kral çıplak diyen yok. Aynı fil hesabında olduğu gibi, tarlamızın talan edildiğini unutup kralın karşısına geçince “kralım bir fil yetmiyor, ikinci fili gönderin” diyoruz.
O yüzden kusura bakmayın ama, hastaneye Kulu’ya, alışverişe Aksaray’a, en ufak bir aile yemeği için bilmem hangi ile ya da ilçeye gitmekten başka çaremiz yok. Akşam 6’dan sonra biten bir ilçe, üç-beş siyasetçinin katılımı ile yapılan birkaç işyeri açılışı, birde etkili ve yetkili kişiler yanımıza gelip te, “nasılsın?” dediğinde yaptığımız yalakalığımız yanımıza kar kalıyor. Unutmadan birde kim kimle ne iş yapmış, hangi esnafın işi kötüye gitmiş, kim kiminle boşanmış, bunu konuşmaktan başka bir şeye yaramıyoruz. Leylekte olduğu gibi günümüz lakırtı ile geçiyor. Daha da yapacağımız hiçbir şey yok.
O yüzden kimse kusura bakmasın, ama suçu önce kendimizde aramalıyız. Sorgulamayan, sorguladığını anlamayan, anladığını uygulamaya koymayan, hakkını aramaktan aciz, doğru ve yanlış muhakemesi yapamayan bir toplum günden güne erimeye mahkumdur. Bununda suçlusu kendisidir.
Her şeyin gönlünüzde olması, üzerimize vazife olmayan konularda sırf biri ya da birilerine yalakalık daha doğrusu köpeklik yapmanın kimseye fayda vermeyeceğini unutmamak, en önemlisi suçu hep karşımızdaki kişilerde aramak yerine zaman zaman kendimizi de sorgulamak, dilek ve temennisi selam ve dua ile..

Sakarya araç kiralama Sakarya evden eve nakliyat