Şereflikoçhisar Tuzgölü Haber Gazetesi

Gazete – Matbaa – Baskı İşleri

Dün, Bugün, Yarın…

Ne güzel söylemişler. Dünya üç gündür: Dün, bugün, yarın… Dün geçti. Yarının geleceği belli değil, öyle ise bugünün kıymetini bil. İnsanoğlu olarak ne kadar doyumsuzuz. Hep kazanma derdindeyiz. Bir dünya telaşı tutturduk, var gücümüzle çalışıyoruz. Amacımız ortak, biraz daha kazanmak. Her güne yeni umutlarla başlıyoruz, yeni heyecan, yeni iş kaygısı, daha çok kazanma arzusu ile yanıp tutuşuyoruz. Evet sen’de, ben’de, o’da… İnsanın yaşı ilerledikçe bazı şeyleri daha iyi anlıyor. En çok anladığımız şey ise ölüm. Farkında değiliz ama yudum, yudum yaklaşıyor bize… Şahsım adına konuşuyorum, son zamanlarda hemen hemen her gün telefonumuzun rehberinden bir kişiyi siler hale geldik. Sebebi ölmesi… Hele komşularımız. Birde bu kişiler yaşlı ise daha bir canımız acıyor. Birde çoluk-çocuğundan bakanı olmadı ise, tek dediğimiz “garip yaşadı, garip öldü” oluyor.
Yazımın başında belirttiğim gibi dünya üç gün. Ama ne hikmetse biz bu üç günlük dünyayı, sanki üç asır yaşayacakmış gibi davranıyoruz. Hatta biraz daha ileriye giderek bu üç günlük dünyada sırf kazanmak için, kişiliğimizden, benliğimizden, karakterimizden ödünler vererek, etrafımızdaki insanları hiçe sayarak günü kurtarmanın derdindeyiz. Hele birde mevki ve makam sahibi olmuşsak, az da olsa elimize para geçmişse, geçmişte çektiğimiz çileler, yaşadığımız zor günler, dostumuzdan aldığımız el öndüçleri, yediğimiz yemekler, etmiş olduğumuz sohbetler bir anda unutuluyor. En acı yanı ise kıymet bilmiyoruz. Eşimizin, dostumuzun, anne-babamızın kıymetini bilmiyor, sadece işimizin olduğuna bakıyoruz. Ve menfaatimiz, dostluğumuzun önüne geçmiş. Kimse inkar etmesin. Hepimiz yaşamışızdır, dün can ciğer olduğumuz dostlarımız en ufak bir çıkar bulduğunda bizi hep satmıştır. Satmıştır satmasına ama, ne zaman işi düşse, yine utanmadan kapımızı çalar. Yufka yüreğin dayanmaz, “bir yanlış yaptı ve farkına vardı” dersin ama, yine yanılan sen olursun. İliğine işlemiş akrep ruhu bir kez daha gün yüzüne çıkar. Aynı kalleşliği yine yapar. Ve kaybeden yine sen olursun.
Bu kez kendine söz vermeye başlarsın. Bir daha olmayacak… Yaptığım yanlışı bir daha yapmayacak, kimseye dost gözüyle değil, işimin olduğu kadar yaklaşacağım dersin, dersin demesine ama, bunu da başaramazsın. Yine kaybeden sen olursun.
Peki değer mi? Sırf çıkar ve menfaat için insanların duygusu ile oymaya, sırf çıkar ve menfaat için dostluklar kurmaya, sırf çıkar ve menfaat için dansöz gibi kıvırmaya, sırf çıkar ve menfaat için, sıfat değiştirmeye… bence değmez. Değmemeli.
Kıymetini bilelim. En azından etrafımızdaki insanların, en azından dostlarımızın, en azından anne-babamızın, çoluk-çocuğumuzun… Ve en önemlisi iyi niyetli insanları keriz yerine koymayalım. Güven duygusunu yıkıp, bir başka kişilere olan güvenini yıkmayalım. Sütten ağzı yanan insan, yoğurdu üfleyerek yer! misali, ,iyi niyetli insanların tek tek yok olmasına vesile olmayalım.
Dedim ya dünya üç gün. Ona göre yaşayalım. Toprak aldığını geri vermiyor. Çok yalvarıyorsun, çok istiyor, çok özlüyorsun ama; nafile. Aldı bir kere toprak, neden versin ki?
Mümkünse paylaşımcı olalım. Mümkünse geçmişimizi unutmayalım, zaman zaman şöyle geriye bakıp, hayatımızın özetini çıkaralım. Nereden, nereye geldik, gelirken ne zorluklar yaşadık, kime el açıp, kimden medet umduk. Aç mı kaldık, susuz mu yaşadık. Ayağımıza giyecek ayakkabı, üzerimize giyecek mont bulamadığımız günleri unutmayalım.
Ve merhametimizi hiçbir zaman kaybetmeyelim. İnsana insan olduğu için değer verelim. Hasetlikle, fesatlıkla bir yere varılmadığını, kendimizin de varamayacağını unutmayalım.
Şaşırtıcı bir köşe yazısı olduğunun farkındayım. Yazacak çok şey var ama, ama deyip susuyorum. Varsın bu haftada böyle olsun. Her şeyin kalbiniz, gönlünüz ve istediklerinizle olması dilek temennisi selam ve dua ile…

Sakarya araç kiralama Sakarya evden eve nakliyat