Köpek bile yal yediği kaba pislemezken, bu yüzsüzlük neden?
Siyasetin daha doğrusu, kendisini siyasetçi gören, ancak adam olmadığını, karakter yoksunluğunu, iş bilmezliğini, çapsızlığını, yalakalığını, riyakarlığını, çıkarcılığını, karaktersizliğini gizleyip, yapmış olduğu pis ve çirkin işleri sözde siyasete maal etmeye çalışan, sonrada amacına ulaşamadığı için, köpekten daha aşağılaşarak yal yediği kaba pisleyen o kadar çok insana benzeyen yaratık gördüm ki! Bir zamanlar ne idüğü belirsizken, falanca partinin koltuğuna sığınan, beş para etmez iken adam yerine konulan, hatta ve hatta kendisine mevkii makam verilen, oda yetmeyip sekreterinden makam aracına kadar tüm hizmetler emrine sunulan, sonrada sırf menfaati ve çıkarı uğruna sözde olan davasını satan ve hiç bir şey yokmuş gibi alkış tutup, beş yaşındaki çocuğun bile söylemeyeceği sözleri söyleyip, yüzüne pudra süren kişileri gördükçe hem siyasetten hem de bunlar gibi sözde siyasetçilerden nefret ediyorum. Her ne ise o kişi kendini az çok biliyor. Eminin benim gördüğümü gören, benimle benzer tepkileri veren kişi ya da kişilerde o şahsın kim olduğunu az çok anlamıştır. Yada artık yukarıda yazdığım sıfatları kim üzerine alıyorsa alsın, her kim bu şekil siyaset yapıyor, bu sıfatları taşıyorsa bi zahmet üzerine alsın.
Her ne ise. Gelelim asıl konumuza. Geçtiğimiz günlerde Ak Parti İlçe Danışma Meclis toplantısı yapıldı. Yapılan toplantı sonrası hemşehrimiz Gölbaşında matbaacı ve gazeteci olan Yasin Dayanç bey bir paylaşım yaptı, o kadar hoşuma gitti ki, bu sözde davasını satan kişiye bırakın şamarı Osmanlı tokadını yapıştırmış.
Bakın “DAVANIZI SATTINIZ, Farkında Değilsiniz!” başlıklı yazıda;
“Bir zamanlar kimsesizlerin, gariplerin, mazlumların ümidi olan bu dava… Bugün kendi ellerinizle sattığınız bir emanet hâline geldi. Farkında değilsiniz belki, ama sadece makamı, mevkiyi değil; gönül verenleri, inananları da sattınız. Sizin bahaneniz ben olmadım, bana haksızlık yapıldı, ben olsaydım daha çok oy alırdım, daha iyi işler yapardım… Hep bahane, hep bahane. Dava aşkı mı? Ne aşkı! Siz kendi koltuk sevdanıza bahane ürettiniz.
Hiç düşündünüz mü nasıl seçildiniz? Ne özelliğiniz vardı? Sizi de birileri atadı. Partinin rüzgârıyla, Recep Tayyip Erdoğan’ın omuzlarında başkan olduğunuzu. Hanginiz gerçekten milletin gönlünden süzülüp geldi? Hanginiz ön seçimle, teşkilatın isteğiyle başkanlık koltuğuna oturdunuz?
Cevabı hepimiz biliyoruz. %90’ınız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinin rüzgârıyla seçildiniz. Ve bu seçimde ne oldu? Ekonomik krizler, depremler, afatlar derken olağanüstü haller yaşandı. Pek çok yer kaybedildi. Siz ise yangına su dökeceğinize benzin taşıdınız. Şimdi ise ön saflarda, en güzel protokollerde avcılık yapar gibi yeni fırsat kolluyorsunuz. Ama bilin: Bu millet ihaneti affetmez. Bugün gülebilirsiniz, sahte alkışlar toplayabilirsiniz. Ama yarın, dosya dosya önünüze konacak bu veballer. Kim kazanır, kim kaybeder bilmem. Ama kimin anısıyla, kimin utancıyla anılacağını çok iyi biliyorum. Bu parti size makam verdi, mevki verdi, araç, şoför, sekreter verdi. Protokollerin en önüne oturttu. Peki, siz ne yaptınız? Davaya gönül veren binlerce insanı, işinden, ekmeğinden ettiniz. Bu vebal, size yeter de artar bile” söylemiş.
Söylemiş söylemesine ama biraz az söylemiş. Şunu unutmuş. Dava demiş, iyide bu tip kişilerin davası hiç olmadı ki, bu tip kişiler dava nedir? Bilmedi ki!. Sırf çıkarı uğruna, sırf menfaati uğruna, sırf koltuğu uğruna elinden gelen bütün kötülüğü yaptı ve yapmaya devam ediyor. Kimler diyet ödemiş, kimler aşından-işinden olmuş, kimlerin çoluk çocuğu perişan olup, ona buna muhtaç olmuş bu gibi karaktersizlerin, edepsizlerin umurunda olmadı ki!
Dahası aslında bunlarında suçu yok!. Bunları tüm yaptıklarına karşı adam yerine koyup, değer verenlerin suçu var. Aslında bu tip bukalemun gibi hareket edenlere sessiz kalanların suçu var. Yoksa bu gibi kişiler bazı şeyleri alıştıkları, artık yüzleri nasır tuttuğu için yaptıkları normal geliyor. Ne diyelim, insan kendisine yakışanı yapar. Bir insanın, şeref, haysiyet, onur değerlerimize bakış açısı farklı ise söyleyecek sözümüz yok.
Her şeyin gönlünüzce olması, insanca yaşamak varken, köpekleşmemek dilek temennisi selam ve dua ile…
DİĞER HABERLER
Bizim çocuklar taş mı yiyecek?
Muhasebe
MEHMET ÇETİN – Ziyad Ebu Ziya