Şereflikoçhisar Tuzgölü Haber Gazetesi

Gazete – Matbaa – Baskı İşleri

Lafa Bakarım Laf Mı Diye…..Diye

Sırtı kaşınan keçi, çobanın sopasına sürtünürmüş, aynı o misal canı laf isteyen sırtını kalemime sürtmeye çalışıyor. Yazmamayım diyorum ancak, zorla laf isteyenler var. Beni az çok tanıyan bilir, konuştuğumu yazmaktan, yazdığımı konuşmaktan çekinmeyen birisiyim. Son günlerin modası oldu, tarafsızlık. Ya da taraflı gazetecilik!. Taraflı nedir? Tarafsızlık nedir sorsan tek kelam laf söyleyemeyecek zavallılar, yapmış olduğum haberler, yazmış olduğum köşe yazıları ve söylemlerimden o kadar rahatsız oluyorlar ki, başka çıkar yol bulamayınca, yaftalamaktan başka bir şey yapamıyorlar. Aslında onlarda haklı. Yaptıkları yanlışlar, yapamadıkları çalışmalar gün yüzüne çıkınca, hoşlarına gitmediği için başka çıkar yolları da kalmayınca, taraflı demekten başka bir yol bulamıyorlar.
Gazetecinin görevi, yaşamış olduğu bölgedeki, olayları, 5N 1 K çerçevesinde araştırıp, sağlıklı bilgiye ulaştıktan sonra, hatta delil ve belge ile ( fotoğraf, ses kayıt, evrak vs) destekleyip, karşıdaki kişilerin yani okurların anlayacağı bir dille kamuoyu ile paylaşmaktır. Bu paylaşım bazen karşıdaki kişinin hoşuna giden haberler olurken, bazen de hoşuna gitmeyen konulardan oluşmaktadır. Örneğin, Belediye Başkanı ilçe halkı için olumlu bir gelişme yapıp, faydalı bir hizmette bulunmuşsa, bu konu haber olarak değerlendirilirse Başkanın hoşuna gider, ancak, aynı Belediye Başkanı şaibeli işçi alımı yapar, hısım akrabasını işe alır, alım-satımlarda alavere-dalavere yapar, görevi olan çalışmaları ya hiç, ya da eksik yaparsa, sizde bunu haberselleştirirseniz bu da Başkanın hoşuna gitmez. İşin özü muhatabının ruhunu okşayan, hoşuna giden haber yaparsanız sorun yok! ancak, kirli işleri ortaya çıkarır, yanlışlıklara dur der, birazda eleştirirseniz, sizden kötü, sizden taraflı kimse olmaz, ya taraflı ilan edilirsiniz, yada başka başka yaftalar yapıştırılmaya çalışılır. İşin özü, hoşuna giden haber de tarafsızlık aranmazken, hoşuna gitmeyen haberler de hemen taraflı ilan edilirsiniz.
Ve gelelim konumuza. Yazmayayım diyorum ama, birileri illaki beni yaz, canım laf istiyor diye hal ve harekette bulununca onları da kırmak istemiyorum doğrusu. Son aylarda Belediye Başkanı ile yaşadıklarımız malum. Seçim öncesi kardeş gözüyle bakanlar, seçim sonrası egosunun ve sağın-solun lafı ile farklı bir kişiliğe büründüler. Hayat felsefem gereği, gelene git, gidene kal demeyen bir karaktere sahip olduğum için, çokta umursamıyorum doğrusu. Ama ne zamanki gazetem, şahsım zan altında bırakılmaya çalışıyor, ne zamanki ekmeğimle oynanmak isteniyor, buna da müsaade edecek değilim. Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi; “Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!” aynı o misal. Kimsede kusura bakmasın, gerek gazetem, gerek şahsım hakkında da kimseye laf söyletmem.
Şubat ayı meclis toplantısı yapıldı. İlçemizin her hangi bir sorunu, her hangi bir yatırımı, her hangi bir isteği olmamalı ki, ne yönetenler, ne de yönetilenler, tek bir önerge vermediler. Meclis üç gündem maddesi ile toplandı ve bitti. Gündem dışı konuşmalarda çiçeği burnunda belediye Meclis üyemiz sayın çok kıymetli, çok değerli Çağatay Çağdaş beyefendi söz alarak, (sanırım kendisini TBMM’de Milletvekili sanmış olacak ki) Kara Harp Okulundan mezun olup, kılıç çekerek yemin eden subaylar hakkında kağıda yazdığı ya da birileri tarafından yazıldığı iddia edilen notları okudu. Belediye meclisinde adeta ülke siyaseti yaptı. Hatta konuyu biraz daha algıya çevirmek adına, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü de ekleyerek algı yapıp, olayı biraz daha ajitasyon bir hale getirmek istedi. Kim niye kılıç çekti, niye ihraç edildi, haklılardı, haksızlardı demem! diyemem, o benim işim değil, yargının işi. Atatürk konusuna gelince, Atatürk sevgisi sadece sana nünhasır olan bir konu değil ve kimsenin Atatürk sevgisini ölçmek gibi bir yetkin ve haddin yok. Dahası belki bilmiyorsundur diye hatırlatmak isterim, o subayların etmiş olduğu yemin, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi sonrasında kaldırılan darbeci korsan yemini. Ve dahası bu subaylar Atatürk’ün askerleriyiz dedikleri için haklarında soruşturma açılmadı, bunu sende, bende çok iyi biliyoruz. Haa yok ben darbeyi savunuyorum diyorsan da ona da söyleyecek sözüm yok! Karar senin. Ve konuşmanda daha doğrusu kağıda yazılı olan metinde, sırf Başkana şirin görünmek adına, algı ve dedikodu yapmadığını ifade ederek “halkın Belediyesi yalan yanlış algılarla, taraflı gazetelerle yıpratılmaya çalışıyor. %60’dan fazla oy alan Mustafa Koçak’a alışacaksınız, sindireceksiniz” diyerek, yine sırf Başkana şirin görünmek adına, onun söylediği, Ahlaklı insan, dedikodu yapmaz bir bildiği varsa gider savcılığa verir” dedin. Sanırım sizi pohpohlamayan, yaptığınız eksik ya da yanlışları yazan gazeteci ben olduğum ve hoşunuza gitmediği için bu taraflı gazeteci ben oluyorum. Bak güzel kardeşim, sen bu siyasette yenisin. Daha göreceğin, duyacağın çok şey olacak. Şunu unutma bu duyacakların normal bir insanın duyacağı şeylerden kat ve kat ağır olacak. Dahası hakarete varan sözlerde suç unsuru da olmayacak. Nedeni ne biliyor musun? Yargıtay tarafından alınan karara göre; Demokratik toplumlarda siyasiler, üst düzey bürokratlar ile kamuya mal olmuş kişiler, diğer insanlara nazaran ağır eleştirilere daha fazla katlanmalıdırlar” der, o yüzden, hani sende siyasetçisin ya artık, bunu bilmende fayda var. Birincisi, şahsımın, yani gazetecinin söz hakkı olmadığı yerde, hele hele kamera önünde şov yapmakla, ilçede onca sorun, onca eksik varken, ilçeyi, bırakıp, sırf tribüne oynamak adına ülke gündemi hakkında söz almakla, kendinin de beyan ettiğin gibi dedikodu ile bu işler olmaz. Evet ahlaklı insan dedikodu yapmaz, evet ahlaklı insan muhatabının söz hakkı olmadığı yer söz söylemez, evet ahlaklı insan elinde bir belge varsa gider savcılığa suç duyurusunda bulunur. Şayet gerek şaibeli işçi alımlarında, gerek meclis üyesinin belediyeye ait iş makinasını şahsı için kullandığında, gerek yapmış olduğum ve hoşuna gitmediği için rahatsız olduğun tüm haberlerimde savcılığa gidip, Ahlaklı bir insan olarak suç duyurusunda bulunmak gibi bir hakka sahipsin. Tüm bunları neden yazdığım konusuna gelince, hani sen artık siyasetçi oldun, hatta Belediye Meclis Üyesisin dahası zaman zaman Başkan Vekilliği dahi yapıyorsun. Bunu anla artık. Boş zamanında aynanın karşısına geç, tüm saydığım ünvanları karşında görmüş olduğun kişiye anlat, hatta birkaç defa anlat belki ilk anlatımlarında anlayamayabilir. Ve son olarak, bu gündem dışı konuşmanı, Filistin’de şehit edilen, Suriye’de ve yurdun değişik yerlerinde zulum altında olan din kardeşlerimiz içinde yapmanı bekliyorum. Olurda bu güne kadar yapmadın ama, zaman zaman ilçemiz içinde belediye meclisinde birkaç kelam laf edersen sevinirim. Mümkünse yazılı kağıttan okuma, yada okuyacaksan, birkaç kez oku, takılma…
Bu arada tüm okurlarımızdan konuyu biraz kişiselleştirdiğim için özür diliyorum, ama hak edene de hakkını vermezsek olmaz.
Her şeyin gönlünüzce olması, algıdan uzak, gerçek manada ahlaklı insanın yapacağı hal ve hareketlerde bulunmak, dilek temennisi selam ve dua ile… Köşemi hatırda kalması için bir atasözü ile bitirmek istiyorum. “Ardından kırk köpek havlatmayan kurt, kurt sayılmaz”

Sakarya araç kiralama Sakarya evden eve nakliyat