“Zenginin malı züğürdün çenesini yorar” atasözümüz vardır. “Yoksulluk içinde yaşayan kimselerin, zengin olan insanların sahip durumda oldukları servetlerin dedikodusunu yaptığına işaret eder”. Bu atasözü ise başkasının sahip olduğu zenginliğinden çok fazla söz etmenin kişiye hiç bir faydasının olmadığını dile getirmek için kullanılır.
Artık eskisi gibi zenginin malını konuşup çene yormak yerine, boş boş kıt kanaat bilgimizle siyaset üzerine çene yormaya başladık. Her defasında söylüyorum, siyaseti sevdiğimi. Ama adam gibi yapılan siyaseti. Bel altına inmeden, tatlı sert açıklamalarla, aman sendecilikten uzak, sorumluluk duygusu içerisinde olup, sorun odaklı değil, çözüm odaklı siyasetten bahsediyorum. Her ne kadar siyaseti sevsem de, siyaseti siyasi bilgisi olan, gerçeği görüp, göz önünde cereyan edenlere kör olmayan kişilerle konuşmayı seviyorum. O yüzden kolay kolay her ortamda siyaset konuşmak hele hele bilmeyen, körü körüne bağlanmış ama hiçbir bilgisi olmayan, kulaktan duyma üç-beş kelamla konuşan kişilerle siyaset konuşmak, deveyi hendekten atlatmak kadar zor.
Geçtiğimiz günlerde isteksizde olsa bir tartışma içerisine dahil oldum. 2-3 kişi hararetli hararetli konuşuyor. 2’si aynı sol kesim, birisi sağ kesimli. Konu malum ilçemiz ve ilçemizde yaşanılan Küçükşehir-Büyükşehir tartışması ve yeni kurulan partilerin ilçemizdeki durumu. Ama nasıl bir konuşuyorlar. Bağırtı, çağırtı, el kol hareketleri, eyvah dedim, birazdan yumruk yumruğa girecekler. Epey bir izledikten sonra sol cenahtan birisi malum soruyu sordu; “Gazeteci sen ne diyorsun bu konuya?” “hangi konuya?” “İlçe siyasetine” “İlçemizde siyaset mi var ki? Olmayan şeyi nasıl konuşalım?” “Neden? İlçemizde siyasiler yok mu?” “ Sözde var. Tüm partilerin ilçe Başkanları mevcut. Ama bana, İlçe gündemi takip edip, olası yanlışlıklara, haksızlıklara, eksik ya da fazla olan çalışmalara parmak basıp, şahsı ya da partisinden önce, ilçesini ve ilçe halkını düşünen bir ilçe Başkanı var mı? Onu söyleyin? Bugün ilçemizde Ülkemizle birlikte ilçemizde de teşkilatları kurulan hangi bir ilçe Başkanı ilçesi için çaba sarf edip, yapılmayan, eksik olan ya da gelişi güzel yapılan çalışmalardan bahsediyor? Bakın şuna en büyük sorunumuz yol sorunu. Ama kim ağzını açsa, sanki bir bu memlekette yaşamıyor, sanki o bozuk yollardan geçmiyormuşuz gibi, bizi uyutmaya, gözümüzün içine baka baka yalan söylemeye çalışıyorlar. “Siz ilçemizdeki yollardan memnun musunuz?” dediğimde; çıt yok. Birisi uyanık hemen konuyu değiştirdi. “Peki bugün seçim olsa, mevcut iktidar belediyeyi kesin kaybeder” dedi. Baktı bende ses yok. Biraz daha ileriye giderek, ilçemizi CHP’nin kazanacağını iddia etti. İsteksiz olarak güldüm. “ne gülüyorsun? Kazanamaz mı?” dedi. “ben pek geçmişi bilmem. En son sol kesimden Aşır beyin başkanlığını anlatırlar. Hatta konuyu iyi bilenler, Aşır beyin ilçemize yaptığı en büyük hizmetin başında asfalt atılmadık yer kalmadığını, hatta şuan bile bazı sokaklarda onun zamanında atılan asfaltı üzerine asfalt atılmadığını ifade ederler.
Ben Nevzat beyin Belediye Başkalığının son yılında mesleğe başladım. Zaten oda, birkaç haberimiz sonrası, Belediyede olmasına rağmen, yok dedirtirdi. Ne zaman Ak Parti kuruldu, o gün bugün, İlçemiz Belediyesini kazandı. 2004-2009 yerel seçimlerine ilk defa giren Ak Parti, ilk seçimde İlçemiz Belediyesini Ramazan Ceylan’la kazanmış, o gün CHP’den aday olan Eren Edemen, bu güne kadar CHP’de en çok oyu alarak 4600 küsür oyla seçimi kaybetmişti. O gün bugün CHP İlçemizde yapılan seçimlerde 3 binli rakamları hiç geçemedi. Sonra ittifak adayı ile seçime girildi, yine kaybedildi. Şimdi size soruyorum, bu zaman zarfında ne değişti? Neler yaşandı da CHP İlçemiz Belediyesini kazanacak duruma geldi?” dediğimde; “ Ankara’yı kazandı. Ankara’yı kazanan Şereflikoçhisar’ı da kazanır” demesi üzere; “ Peki ABB Başkanı Melih Gökçek ya da Mustafa Tuna zamanında da mı ilçeye daha çok hizmet geliyordu, Mansur Yavaş zamanında mı daha çok hizmet geliyor? İlçemizde 3,5 senede ne değişti de Şereflikoçhisar’ı CHP kazanacak duruma geldi?” diye sorduğumda; “olsun Mansur Yavaş’ı seviyorlar” dedi. Söyleyecek sözüm yok. Kusura bakma ama sen bir başka yerde siyaset lafı etme. Ya da biraz araştır, kim ne yapmış, yapacak, neler eksik, neler yarım, kim hangi çalışmayı yapıyor ya da yapıyormuş gibi görünüyor, ilçemizin neye ihtiyacı var, biz nelerle uğraşıyoruz? Ondan sonra siyaset konuş” dedim. Son olarak; “diğer partilere gelince. Henüz herhangi bir seçime girmemiş, kaç oy alacağı belli olmayan partilerin ne olacağı belli değil. Her şeyden önce önümüzde bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Şayet bu seçimde Recep Tayip Erdoğan tekrar seçilirse bu dediklerinin hepsi tozla duman olur, yok seçilemezse yine belki dediklerin doğru çıkabilir” dedikten sonra, yavaşça o ortamdan ayrıldım. Hani bir zamanlar çenemizi zenginin malıyla yorardık ya bende o gün çenemi siyaset için yormuş oldum…
Ama bu sohbetten aldığım tek şey her konuda olduğu gibi siyasette de bilende konuşuyor, bilmeyende.. Her şeyin gönlünüzce olması, bildiklerimiz hakkında konuşup, bilmediklerimiz hakkında susmak dilek ve temennisi, selam ve dua ile..
DİĞER HABERLER
Huzurevi ve engellilerimiz
ALLAH İÇİN SEVMELİYİZ
MEHMET ÇETİN- Mustafa Erdil