Şereflikoçhisar Tuzgölü Haber Gazetesi

Gazete – Matbaa – Baskı İşleri

Umamıyorum!

Halkımızın dilinde hani bir söz vardır, oğlu babasına demiş; “ baba cennetliksin!” babası da “ umamıyorum oğlum!” demiş aynı o misal. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “100. yılda 100 il” açıklamasının ardından ilçemizin bu il olacak ilçeler arasında yer almasını isteyen hemşehrilerimiz sosyal medyada il olmanın yollarını aramaya başladılar. Nerede aramaya başladılar? Sosyal medyada! Şimdi her şeyimiz Sosyal! Ya!. Onun için dilin kemiği yok ya, salla gitsin. Nasreddin Hoca misali;” Ya tutarsa! Tutmaz arkadaşlar, tutmaz sevgili dostlar, tutmaz sevgili okurlarımız. Öyle her salladığımız tutsaydı, emin olun çok şeyler değişirdi. Keşke tutsa ama, birde gerçekler var. İl olması planlanan ilçelerin az çok şartları belli.
Bakın haberimizde de okudunuz ben bir kez daha hatırlatayım. İl olmak için, ilçenin nüfusunun en az 100 bin ve il merkezine de en az 30 kilometre uzaklıkta olması gibi 8 kriter bulunuyor. Ayrıca; *Mevcut şehirleşme, Ulaşım durumu, Hinterlant, Ekonomik çeşitliliği ve Eğitim durumu da il olabilmek için kıstaslar arasında. Yani biz bu şartlardan sadece birini o da 30 değil, 145 km uzakta olma şartı yerine getiriyoruz. Bazılarının dediği gibi; “işte bilmem ne parti burada en çok oyu aldı, bir bakan ve vekille görüşse bu iş çözülür gibi, absürt sözler söyleyenler var. Bizim iş, hayatında hiç Uçak görmemiş bir gencin “ben uçak sürmek istiyorum!” demesine benziyor. Eyyy şaşkın, önce bir uçağın olacak, sonra bu uçağın iniş-kalkış yapacağı pist lazım, ondan sonra pilotluk eğitimi sonra Uçuş… Ama biz Uçak sürmek istiyoruz. Ne uçak var, ne pist…
Dost acı söyler. Keşke il olsak ama, kendimizi darı ambarında da görmeye gerek yok. Yürünecek yolumuz, içilecek suyumuz, izlenilecek sinemamız, eğlenilecek parkımız, okuyacak kolejimiz ve Üniversitemiz, doğru dürüst ilçe dışından gelen Öğrencileri barındıracak yerimiz, hastanemizde branşlarımız, bugün Ankara’ya istediğimiz saatte gideceğimiz otobüsümüz, ekonomik çeşitliliğimiz henüz ilçemizde 100 kişi çalıştıran fabrikamız vs vs yokken, ayranımız yok içmeye biz gidiyoruz, kürkle gezmeye…
Olur mu? Bazı şeyler olmaz diye bir şey yok. Birileri çıkar, Evren, Kulu, Ağaçören, Sarıyahsi İlçe Belediye Başkanları ile görüşür, durum böyleyken böyle biz il olsak sizde bize bağlansanız olur mu? der, konsorsiyum sağlanır ve bu saydığım ilçelerin yetkilileri en tepedeki kişileri ziyaret eder, dosya sunar, şartlarımız şunlar der, belki, oda belki. Nasreddin hoca gibi ya tutarsa olayına benzer. Yoksa kuru kuru kurbanın olayım hesabı, “biz il olmak istiyoruz!”
Henüz ilçemizde İttifak halinde olan Siyasi Partiler en ufak bir afiş için birbirlerine düşüyorlarsa, Ankara’nın ilçesi olmamıza rağmen Büyükşehir’in nimetlerinden faydalanıyorken, 50 metrelik yama bir hafta sürüyorsa, 4 senede bir mezbahane, bir atık su arıtma tesisi bitirilemiyorsa, hastanemizde doktor olmadığı için başka il ve ilçelere gidiliyorsa, öğretmen olmadığı için ücretli öğretmenler çocuklarımıza ders veriyorsa, akşam saat 8’den sonra hayat duruyor, gelen misafirini ağırlayacak yer bulunmuyorsa oturun oturduğunuz yerde. O yüzden kimse kusura bakmasın ve kimse kimseyi suçlamasın. Bizim il olma hayalimiz, sabah saatimize kurmuş olduğumuz alarmın çalması ile son bulacaktır.
*****
Rabbim nasip ederse bir hafta sonra Kurban bayramına kavuşacağız. Ufaktan ufaktan hayvan pazarına kurbanlıklar gelmeye başladı. Her Kurban bayramında söylüyorum, ya duyan olmuyor, ya duyanlar kale almıyor. Malum kurban pazarı. Yani buraya kurbanlık hayvanların gelmesi gerek. Kurban olacak hayvanlarında açık açık şartları belli iken, bazı üreticilerimiz kurban olmamasına rağmen hayvanları kurbanlık diye satıyor. Nasılda alan kişilerin bazıları balta diş nedir, Annesinin boyuna gelme şartı nedir, körmü-topal mı, kulağının yarısı var mı yok mu?, gözükörmü? bilmediği ve kurban olur mu olmaz mı yerine fiyatına baktığı için kurban olmayacak hayvanı kurban diye kesmek zorunda kalıyor. Satıcıya sorsan; “ ben kurbanlık diye satmıyorum!” deyip işin içinde çıkarken, alıcı ise; “ ben hayvandan anlamam derken, bizim dini görevimiz araya kaynayıp gidiyor. O yüzden İlçe Tarım Müdürlüğü ile İlçe Belediyesi el ele bir çalışma yapsa, kurban olan-olmayan hayvanlar müşterinin anlayacağı şekilde ayrılsa daha güzel olmaz mı? Olur olmasına ama kim yapacak? Kim nasıl kurban kesmiş, hayvanın karnından yavru çıkmış çıkmamış kimin umurunda. Deveye “boynun eğri” demişler, Deve cevap vermiş; “ nerem doğru ki!” Aynı o misal neremiz doğru ki?
Her şeyin gönlünüzce olması, hayaller aleminden çıkıp, gerçekler dünyasında yaşamak, kendimizi dev aynasında görmemek ve üzerimize düşen görevi en şekilde yapmak dilek temennisi selam ve dua ile…

Sakarya araç kiralama Sakarya evden eve nakliyat