Her ne kadar farkında olmasak ta yaradanın biz insanlara vermiş olduğu çok büyük nimetleri vardır. Kiminin farkına varır, kiminin farkına varmayız. Farkına varmak için illaki elimizde olanı kaybettiğimiz zaman ne kadar kıymetli olduğunu anlarız. Örneğin şuan yazımı okurken, farkında olmadan nefes alıp veriyoruz ve bunu bir dakikada en az 14 ila 17 defa tekrar ediyoruz. Dahası her ne kadar yazımı okuyor olsanız da isteksiz olarak farkına bile varmadan gözlerinizi kırpıyorsunuz ve bunu da dakikada en az 14 ila 18 defa yapıyoruz. Gözümüzü kaybetmeden bunun kıymetini bilmeyiz. İşte bunlar Allahutaala tarafından biz kullarına verilen nimetlerdendir. Bir başka önemli nimeti ise “konuşma” yetisidir. Konuşmak insana özgü bir nimettir. İnsan dışındaki tüm canlıların yapmış olduğu taklittir. Ancak hayvanlarında kendi aralarında iletişim kurma yöntemleri vardır. O yüzden konuşmak sadece biz insanlara mahsustur. Ve ne hikmettir ki, toplum olarak konuşmayı ne kadar çok severiz. Kimimiz bir şeyler bilir konuşur, kimimiz hiç bir şey bilmez ama yine de konuşur. Kimisi konuşurken kendisini dinletir, karşısındaki kişi feyiz alır, ders çıkarır. Kimisi konuşurken karşısındaki kişi zül olur. Birde boş konuşanlar vardır. Herhangi bir konu hakkında fındık kabuğunu dolduracak kadar bilgiye sahip olmamasına rağmen, bilir bilmez ahkam keser, yorum yapar. Dahası bu gibi konular ne hikmettir ki, dini konularda biraz daha ağırlık kazanır. Şöyle düşünün etrafımızda muhakkak bu tip insanlar vardır. Dinle alakalı babasından, dedesinden birkaç kelam laf duymuş ya da son yılların modası olan sosyal medyadan birkaç video izlemiş, gerçek mi, yalan mı araştırma yapmamış, dini okul desen okumamış, araştırma desen yapmamış, dini konularda ders almamış, abdest desen yok, namaz desen hak getire ama ağzını açtığında mangalda kül bırakmaz.
Peki bunu neden yazdım. Malum dini bayramlarımızdan Ramazan Bayramını geride bıraktık. Rabbim nasip ederse birkaç haftaya kadar Kurban bayramına kavuşacağız. İmkanı olanlar, gerekli şartları yerine getirenler kurban kesecek. Yavaş yavaşta zaman daraldı, kurban telaşımız başladı. Hal böyle olunca vatandaşlarımız araştırmaya, hesaplara uygun kurbanlık bakmaya başladılar. Yalana gerek yok, bu yıl hayvan fiyatları biraz yüksek. Geçtiğimiz günlerde kurban arayışı içerisinde olduğum için birkaç mandıraya bakmaya gittim. Tabi araştırma yapan bir ben olmadığım için hemen hemen her mandırada bir başka alıcıya denk geliyorsun. Bir amcamız kurbana bakıyor, şu ne kadar? 160 lira, şu ne kadar 135 lira. Ve ekliyor, “ ben onu bilmem, biz 5 kişiyiz. Kişi başı ne kadar düşer?”. Satıcı ufak bir hesaplama ile “Şu hayvana kişi başı 33 bin, şu hayvana 27 bin düşer” deyince, amcam eski toprak, Allah var birazda okumuş, “oğlum biraz pahalı değil mi?. Geçenlerde hem hoca anlattı, hem komşumuz… Yurtdışında bağış var. Küçükbaş, 5-6 bin, büyük baş 13-14 bin. Gel fiyata çok deme. Buradan alıp keselim. Yoksa bağış yapıp, çocuklar içinde kasaptan et alacağım” deyince. Bizim satıcı bir anda canavarlaştı sanki. “Öyle şey mi olur, o kurban kurban olmaz!. Kesilip kesilmediği de belli değil. Siz hocalar, nerede üç kağıt var, peşindesiniz” deyince, duramadım. “Bak amca, bak abi, bereketli olsun, hayırlı satışların olsun da, öyle deme. Az bir inancın varsa, bilir bilmez konuşma. Amcam doğru söylüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı fetva yayınladı. Vekalatle Kurban kesme konusu doğru. Hatta yurtdışında 5 bin 450 TL, Yurtiçinde içinde rakam 13 bin 500 lira” deyince. “Benim satılık malım yok” deyip çıktı. “tamam mal satma ama, dine, diyanete de dil uzatma. Hatta bilir bilmez konuşma. Bereketli olsun” deyip, uzaklaştık. Acizane besici arkadaşlara tavsiyem, bu ara bu muhabbet çok olmaya başladı. Mümkünse kalp kırmayalım, “o kurban olmaz, bu şöyle olmaz!” yerine, “sizde haklısınız, keşke bizde daha ucuz üretip, daha ucuza satsak” demeyi tercih edelim.
Bu sadece son günlerde Kurban telaşı olduğu için başıma gelen olay. Ama emin olun hemen hemen her sohbette, hemen hemen her kalabalıkta, illaki konu dine, diyanete geliyor. Bilende konuşuyor, bilmeyende. Kimisi “Peygamber efendimiz zamanında içki yokmuş, sigara yokmuş, o yüzden neden harammış” diye abuk subuk sorular sorarken, kimisi uzatılan sakala, giyilen giysiye karışıyor. Kimisi faize haram değil derken, kimisi zekata karşı çıkıyor. Ama sorsan hepimiz Müslümanız, ama sorsan hepimiz cennetliğiz. O yüzden her hangi bir konu hakkında bilgimiz varsa üç-beş kelam, karşıdaki kişiyi sıkmadan, kalp kırmadan, usulünce anlatalım, yok her hangi bir konuda bilgimiz yoksa, susmayı ve sözlerin en erdemlisi olan, “bilgim yok” demeyi tercih edelim. Yoksa atalarımızın dediği gibi, “biliyorsan konuş feyz alsınlar, bilmiyorsan sus adam sansınlar” sözünü unutmayalım.
Her şeyin gönlünüzce olması, her konuda konuşmak yerine, bildiğimiz konularda konuşmak ve mümkünse bu tip konulara dini-diyaneti, hacıyı, hocayı karıştırmamak dilek temennisi, selam ve dua ile…
DİĞER HABERLER
Bizim çocuklar taş mı yiyecek?
Muhasebe
MEHMET ÇETİN – Ziyad Ebu Ziya