Şereflikoçhisar Tuzgölü Haber Gazetesi

Gazete – Matbaa – Baskı İşleri

CAN DOSTLAR..

Bu haftaki köşemde sizlere umre hatıralarımdan bir kesit sunmak istiyorum.
Hac ve umre seferi yapmış olan bahtiyarlar çok iyi bilir. Bu mübarek yolculuk, insan hayatındaki en güzel anlardır. Zira Rabbü’l âleminin çok değer verdiği beldeler ziyaret edilmektedir. Oralarda Cenab-ı Hakk’ın husûsî tecellisi vardır. Bu bakımdan o mekanlarda geçirilen vakitler kolay kolay anlatılmaz, ancak yaşanır. Hacca ve umreye gidenler, Arafat’ta, Müzdelife’de, Mina’da, Harem-i Şerif’te, Medine-i Münevvere’de pek çok güzelliklere, güzel ve latif tevafuklara, ikrâm-ı İlâhiye şâhit olmuştur. O mübarek yolculuğu yapmış olanların bu neviden pek çok hatıraları vardır. Kutsal mekanlara gidemediğimiz bu günlerde bende de yaşadığım o güzelliklerden bazılarını anlatarak, hac ve umre yolculuğunu bir kere daha hatırlayalım dedik. İşte o güzel hatıralardan bir güldeste…
2018 Yılıydı ve biz yine,yeni bir tura hazırlanırken bir telefon geldi kayıt yaptırmak için.. İlerde bizi etkileyecek ve göz yaşlarına boğacak olduğunu nerden bilebilrdik…? Neyse hazırlıklar tamamlandı ve hava limanında toplandık toplanmasına da,, Bir genç Kızımız annesiyle beraber bizimle Umre yolculuğunun heycanı ile titrediği gözümden kaçmamıştı..Dualarla ihram niyeti ve namazımızla bismillah deyip bizi o kutlu ve mutlu beldeye götürecek olan uçağa bindik. Çok şükür.. Amma.. kızımız arada bir geliyor… Hocam. Peygamberimi görebilir miyim orada Diye sual edince, üslubu dairesinde konuyu açıklıyor anlatıyordum lakin kızımızın heyecan ve görme arzusuna bir türlü gem vuramıyordum. Mekkede Umre vazifemizi tamamlarken o mutlu ve kutlu yolculuk için gün gelip çatmıştı. Öyle ya..Allah Azze ve Cellenin dahi Habibim dediği efendimize ..Daha önce yaşadığım Mestan gibi ben geldim ya Rasulallah demeye gidiyorduk. Kızımız gibi bizimde bütün azalarımızı bir heyecan ve mutluluk sarmıştı. Nasıl sarmasın ki “sen Olmasaydın Habibim alemleri yaratmazdım” hitabına mazhar olan göklerin Ahmedi yerlerin Muhammadine (s.a.v) Gidiyorduk sonuçta. Otelimize indik ve şükür namazı ile selamlama için grubumla yola çıktık ve çıkışta 6 nolu kapıda buluşmak üzere sözleştik. Mescid-i Nebevî’de mescidi anlatırken Resûlullah’ın (asm) sizin çok yakınınızda olduğunu bilmeniz ve hissetmeniz çok farklı bir duygu. Adeta Resûlullah’ın (asm) sizi izlediğini hissediyorsunuz. Mescid-i Nebevî’de namaz kılarken ve avlusunda yürürken, Cebrail’in (as) buralara inip Resûlullah’a (asm) vahiy getirdiği yerde bulunduğunuzu hissediyor ve tarifi imkânsız bir heyecan hissediyorsunuz. Resûlullah’ın (asm) mezarının bir kaç metre yakınından geçerken ve onu selâmlarken sizi işittiğini ve selâmınızı aldığını duyar gibi olursunuz. Resûlullah (asm) bir hadisinde “Vefatımdan sonra beni ziyaret eden, hayattayken ziyaret etmiş gibidir”; başka bir hadisinde “Vefatımdan sonra bana selâm verdiğinizde, selâmınızı işitir ve ona cevap veririm” buyurur. Bir de kendinizi Rabbimizin en büyük ve en sevgili kulu ve Resûlü (asm), gelmiş geçmiş dünya tarihinin tartışmasız en büyük insanının yanında bulunduğunuzu düşünürsüz. Onun bir arkasında, peygamberler hariç insanların en hayırlısı olan Hz. Ebû Bekir (ra), onun da bir arkasında Resûlullah’ın (asm) “Benden sonra bir peygamber gelecek olsaydı, bu Ömer olurdu” dediği Hz. Ömer (ra) yatmaktadır. Onlara da ayrı ayrı selâm verirken heyecanlanıyorsunuz. Mescid-i Nebevî’nin çok yakınında, başta Hz. Osman (ra), Hz. Hasan (ra), Hz. Aişe (ra), Cafer-i Sadık (ra) ve İmam Malik gibi meşhur şahiyetler olmak üzere on bine yakın sahabinin medfun bulunduğu Cennetü’l-Baki vardır. Orayı ziyaret edip oradakilere Fatiha okurken farklı, manevî bir âleme, bir cennet bahçesine girdiğinizi sanırsınız. Özellikle meleklerin bile kendisinden haya ettiği Hz. Osman’ın (ra) mezarı başında ona Fatiha okurken, onun Kur’ân okurken şehit edilişini hayal edersiniz.
CAN DOSTLARIM..
Gelin görün ki kızımızdaki aşk ve şevki. Sanki çekilin önümden ben peygamberini görmeye geldim dercesine. Bayan umrecilerimizle ayrıldık. Kafilemizdeki Hoca Hanım aldı onları ve selamlamaya götürdü.
Sözleşmiştik…. Beklerken 6 nolu kapıda bir ambulans geldi. Bir süre sonra Sonra bana bayan hocamızdan bir telefon.. Hocammm kızımız bayıldı ayılmayınca ambulansla hastaneye gidiyoruz. Koştum…durur muyum.heyecanına yenilmiştir diye geçirdim içimden. Evet evet öyledir dedim. Hastaneye vardığımda hala baygındı. Dilimiz döndüğünce rehberleri olduğumu söyleyince içeriye aldılar. Müdahale veeee Oradaki herkesin dizlerinin bağını çözen o cümle Beni niye buraya getirdiniz. EFENDİMİ gördüm bana namaz kıldırdı.. Ama ama dedi ve sustu. Ama….ne dedim kızım.. Hocammm PEYGAMBERİMİZ ( yutkundu derin bir nefes aldı). Öyle güzel ki dedi. Öyle ya.Hz Aişeye sormuşlardı efendimizin çehresini de.. Züleyha ve arkadaşları Hz.Yusufun güzelliğinden parmaklarını kesmişlerdi. Eğer efendimizin çehresini görselerdi o bıçağı parmaklarına değil göğüslerine saplarlardı dememişmiydi. Rabbim böyle bir aşkı Muhammediyeyi cümlemize nasip etsin. Yanmak lazım. Özlemek Hasretiyle tutuşmak lazım. Asırlar ötesinden zaman ve mekanı kaldırarak Sevmek lazım.. Rabbim cümlemize böyle sevgiyi nasip etsin. (kendi hatıralarım).

Sakarya araç kiralama Sakarya evden eve nakliyat