Atalarımız yıllar yıllar önce sanki günümüzde yaşanılacakları görürcesine, öyle anlamlı sözler söylemişler, öyle mantıklı ve halk deyimiyle okkalı konuşmuşlar ki, o günden bu güne ata sözü olarak kullanmaya devam ediyoruz. Hatta öyle mübarek insanlarmış ki o dönemin insanları, onlardan başka özlü söz söyleyen olmadığı gibi, litaratürümüze yeni yeni sözler eklenmemiş bu gidişle de eklenmeyecek gibi. Her ne ise son zamanlarda çok sık kullanılmaya başladığı hatta amacı dışında kullanıldığını düşündüğü için bazı konulara değinmek istiyorum. Örneğin “meyve veren ağaç taşlanır” sözü. Doğru meyve veren ağaç, meyvesine ulaşamadığımız için taşlanabilir, ancak bu meyvenin faydalı bir şey olması ya da taşlandığı zaman zarar görmemesi lazım.
Maalesef son günlerde ya da son haftalarda görüyoruz ki, biri ya da birileri her türlü kirli işi yapıyor, kafasına göre asıp, kafasına göre biçiyor, illegal ne kadar iş varsa yapıyor, tabiri caizse kraldan çok kralcılık yapıp, bu da gün yüzüne çıktığında eleştirildiğinde hemen “Meyve veren ağaç taşlanır” sözüne sığınmaya çalışıyor. Ne meyveymiş, ne ağaçmış be. O zaman kimse kimseyi eleştirmesin, yalışa yanlış, demesin. Doğru meyve veren ağaç taşlanır amma, sen meyve verdiğin için değil, illegal iş yaptığın için eleştiriliyorsun. Ve dahası sen ağaç mısın hatta kaba tabirle odun musun ki seni taşlasınlar. Ve dahası her meyve veren ağaçta taşlanmaz bu arada. Örneğin siz Kiraz’ı hiç taşlayarak toplayanı gördünüz mü? Ya da Muz’a taş atanı, Şeftali ve Portakalı taşla düşüreni. Diyeceğim o ki, mümkünse yapmış olduğunuz pis işlere o mübarek insanların anlamlı sözünü kullanarak altına sığınmaya çalışmayın. Hatta bakın atalarımızı başka güzel sözleri de var. Örneğin “adam sandım eşşegi, alnıma değdi…..!”, Alma mazlumun ahını çıkar ahaste aheste, İt derisinden post olmaz, İt İti ısırmaz, it utansa don giyer, Emanete hıyanet olmaz” gibi bir o kadar anlamlı ata sözlerimiz de var. O Yüzden yapmış olduğunuz pis işlere o mübareklerin sözlerini kullanmayın. Gerçi it … yemekten vazgeçmez ama, vaz geçilmesi düşüncesi ile…
Ve gelelim bu haftanın en çok konuşulan, en çok tartışılan konusu Halk ekmek olayına. Malum girdi maliyetlerinin artması ve SSK’dan, asgari ücrete gelen zamlar sonrası vatandaşın asli ihtiyaçlarından olan ekmeğe zam yapıldı. Haliyle yapılan zamlarda bahane edilerek halk yıllarca beklediği Halk Ekmeğin bir an önce açılmasını istiyor. Hatta bu yönde Salı günkü gazetemizde tarafımıza iletilen konuları haber yaparak etkili ve yetkili kişilere duyurmaya çalıştık. Aynı gün Belediyenin sosyal medya hesabından, Başkanın ABB Halk Ekmek Genel Müdürü ile yapmış olduğu görüşmeye dair fotoğraf paylaşıldı. Altına ise; “ Yapılan görüşmelerde, yakın zamanda ilçemizde halk ekmek satışlarının yapılmasının planlandığı belirtildi” notu düşüldü. Bu paylaşım sonrası her söze inanan halkımız sanki ilçemize halk ekmek fabrikası açılacakmış, hatta yarın, bir gün satışı yapılacakmış gibi mutlu oldu. Sanırım işin aslı şu. Galiba Ankara’dan birkaç bin adet halk ekmek getirilip ilçemizde belli noktalarda satışı yapılacak. Yoksa ABB’nin ilçemize Halk Ekmek fabrikası kurması gibi bir düşüncesi yok.
Bana kalırsa Ankara’dan Halk ekmek getirmek yerine, ilçemizde bulunan fırıncılarla görüşülse, ortak bir paydada buluşulsa, hatta; “ bakın aramızda anlaşalım, her ay bir fırıncı bize belli sayıda ekmek çıkarsın, örneğin 3 bin 5 bin. Ancak bu ekmek normal ekmeğe göre ucuz olsun. Biz bu ekmeği ilçenin muhtelif yerlerine kuracağımız satış noktaları ile halkımızın hizmetine sunalım. Bu sayede hem ilçemizde bulunan fırıncılar zarar etmemiş olsun hem de halk ekmek almak isteyen vatandaşlarımız ekmeklerini buradan alsın” denilse daha güzel olmaz mı? Yoksa piyasada dolaşan sözlerde olduğu gibi, Ankara’dan 3-5 bin ekmek getirip, burada 6-7 liraya satmakla bu iş çözüme kavuşmaz.
Ve son konu. Geçtiğimiz günlerde yazmıştım. Son birkaç gündür birçok okurumuz aradığı ve tekrar dile getirmem için ricada bulundukları için yazma gereği duydum. Bu Belediyeye ait olan Uğur Işılak Kültür Merkezi Düğün Salonu ücreti halkımıza pahalıya gelmiş. Mümkünse fiyatın biraz daha düşürülmesini istiyorlar. Birkaç hafta önce sıra almak için giden ve kendilerine 30-40 bin fiyat olur diye söylenilen salon için, 65 bin lira fiyat istenilmesi halkın ağrına gitmiş. Şu Belediyede çalışan sanatçı ve sanatçı için hesap edilen 20 bin lira konusunu bir kez daha gözden geçirin. Personel bizim, salon bizim gelin bu arkadaşa 20 bin yerine 5 bin lira verin. Bakın 65 bin olan rakam bir anda 50 bine düşüyor. Sizin için 15-20 bin pek para olmayabilir ama birçok vatandaşımız için bu çok yüksek bir meblağ. Ve vatandaş son olarak şunu söylüyor, madem sanatçıya 20 bin yazacaksınız, o zaman bize “hangi sanatçıyı istersiniz? “ diye seçenek sunsunlar diyor”. Ben aracıyım. Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan pek anlamam. Yumurtamı yer keyfime bakarım. Varsın onu da etkili ve yetkili kişilerimiz düşünsünler.
Her şeyin gönlünüzde olması, yapmış olduğumuz pis işler sonrası kendimizi meyve ağacı sanmamamız ve vatandaşın aklı ile oynamamamız dilek temennisi, selam ve dua ile…
DİĞER HABERLER
Güveninizi kaybetmeyin!
Kadınların cuma namazı kılmaları zorunlu mudur?
Komisyon iddiasında, peki şimdi ne olacak?