Şereflikoçhisar Tuzgölü Haber Gazetesi

Gazete – Matbaa – Baskı İşleri

İsterken bile samimi değiliz…

Kimse kusura bakmasın ama; insanoğlu olarak o kadar nankör, o kadar bencil, o kadar garip bir sıfatız ki, neyi nerede nasıl isteyeceğimizi dahi bilemiyoruz. Malum kış ayını yaşıyoruz. Hatta adı her ne kadar kış ayı olsa da, ne kar yağışı var, ne de yağmur… Hal böyle olunca, her zaman olduğu gibi dara düştüğümüzde, başımıza bir musibet ya da felaket geldiğinde, sığınacak kapı, çıkar yolu bulamadığımız tüm anlarda olduğu gibi, hayatımız normal iken hiç aklımıza gelmeyen, yaradan aklımıza gelir, bilir-bilmez tarafımızda isteğimizi talep ederiz. Ederiz etmesine ama emin olun kimse kızmasın ama bunda bile samimi değiliz. Bugün en ufak bir işimiz için, amirimizden, patronumuzdan dahi bir istekte bulunurken kılıktan kılığa girer, en güzel elbisemizi giyip, en cafcaflı sözleri seçip, en güzel hediyeleri yaptırırken, yaradanın karşısına en basit halimizle çıkıyor, bazı şeyleri yapmak için yapıyoruz. Birtakım kişi ya da kişiler bu yazıma çok kızacak, hatta son günlerde olduğu gibi elinden misketi alınmış çocuk misali küsüp ön yargı ile bakacak olsa da, kim ne derse desin, kim ne düşünürse düşünsün bildiğimi, düşündüğümü ya da doğrularımı söylemekten vazgeçmedim geçmeyeceğim. Bakın iki haftadır bazen Cuma namazı öncesi, bazen farz namazı sonrası sözde yağmur duası yapıyoruz. Sözde diyorum, neden mi? Yazımın başında da dedim ya samimi değiliz. Emin olun yağmur yağsın diye değil, sırf birileri yaptı desin diye yapıyoruz. İbadetimizde samimiyet yok! İçtenlik yok! Yalvarma, yakarma gerekli şartları yerine getirme yok.
Her şeyin bir yolu yordamı vardır. Keza yağmur duasının da… Yeni nesil pek bilmez ama, benim bildiğim yağmur duasında en basiti saygıyla, içtenlikle, eziklikle, yalvarırcasına yaradanın huzuruna çıkılır. Hatta imkan varsa, bu dua açık alanda çocukların, yaşlıların, hatta evcil hayvanlarında bulunacağı geniş alanlarda yapılır. Hamilelere, çocuklara, yaşlılara en ön sıralardan yer verilir. Eller diğer dualarda olduğu gibi düz değil ters çevrilir. Samimi ve içten bir şekilde yalvarırcasına dua edilir. Peki ya bizler! Rabbim kabul eylesin ama, günümüzde dualarımızı dahi bilgisayardan çıkartmış olduğumuz A4 kağıtlarından okumaya, dua eden kişi oturduğu yerden kalkmamaya sözüm ona yapmak için yapmaya başladık. Oysaki rivayet odur ki, peygamber efendimiz yağmur duası ederken ellerini öyle bir havaya kaldırırdı ki, koltuk altı beyazlığı görülürdü. O yüzden kimse kızmasın, kimse küsmesin ama; isterken yaradandan karşılıksız isterken dahi samimi olmuyoruz, olamıyoruz. Sonrada sitemlerimizin bini bin para. “Yağmur yok! Kar yağmıyor! Ekinler yanacak! Kuraklık başlayacak! Peki biz ne yapıyoruz. Zina aldı başını gidiyor, yalanın bini bin para, helal-haram ayrımı kalmamış, zekat-fitre unutulmuş, ekinlerimizi içki ile ekip, hasatını alem yaparak kutluyoruz. Dün 3 liraya sattığımız mala bugün 6 lira istiyoruz. Sonrada yüzsüzce sırf yaptı desinler diye üzerimizden yükü atmak adına yağmur bekliyoruz. Ne diyeyim. Rabbim sonumuzu hayretsin, rabbim bizi, bilerek ya da bilmeyerek işlemiş olduğumuz günahlardan dolayı affeylesin…
Geçtiğimiz günlerde bir iş için İlçemiz Devlet Hastanesi acil bölümünün önünde bekliyorum. Birkaç tanıdık arkadaşı gördüm. Hasbihalde sonra, her zaman olduğu gibi birisi “gazeteci!” diye söze başladı. Eyvah! dedim yine bir sıkıntı var. “Buyur kardeşim! “Biliyor musun? Ambulanslarda EDS (Elektronik Denetim Sistemi) ye tabii imiş” “ne yani, ambulans hasta varken,100-110 km hızla mı gidecek?” dedim. “Ne sandın ya!” deyince beynimden vurulmuşa döndüm. Her zaman olduğu gibi işin aslı var mı, yok mu? Bunun araştırmasını yaptım. Nitekim arkadaşın dediği doğru. Yani bu, şu demek, Allah korusun siz ya da bir yakınız hasta oldu, hem de durumu acil, acilen sevk edilmesi lazım. En yakın neresi Ankara.. Ambulansa bindi ve hayat-memat meselesi yaşayan kişi EDS olduğu için bu Ambulans 110 Km hızı geçemeyecek. Yani geçerse cezai işlem görecek.
Düşünün en yakınınız fenalaştı, durumu ağır ve sevk oluyor. Bir saatte gidip tedavi göreceği hastaneye 1,5 saatte varacak. Yani bu tip olaylarda her bir dakikanın dahi önemi varken, sırf ceza yememek için dakikalarda sonra hastaneye gittiğinizi düşünün. Ve anki psikolojinizi. Hatta malum hasta harici Ambulansa başka kimse alınmadığı için herkes Ambulansın arkasından takip ediyor. Zaman zaman hasta yakınları ile Ambulans sürücüleri arasında tartışmalar yaşanıyormuş. Ambulansın içindeki hastanın yakını doğal olarak ambulans şoförüne neden yavaş gittiğini, içerideki hastanın canı ile mücadele ettiğini, her geçen dakikanı kendilerinin aleyhinde olduğunu ifade ederek, olay kavga boyutuna varıyormuş. Hani en azından ilçemizin etkili ve yetkilileri bu konu hakkında gerekli kişilerle irtibata geçer, ambulansların EDS’ye uyma zorunluğunu ortadan kaldırırlarsa bu tip tatsız olayların önü kesilmiş olur.
Toparlayacak olursak, kimden ne isteyeceğimizi ve nasıl isteyeceğimizi iyi bilmeli, sırf bazı işleyişleri yapmak için değil, halis niyetle yapmayı, vatandaşların faydasına olacak hayırlı işlerde yardımcı olmalıyız. Her şeyin gönlünüzce olması, dilek-temennisi, selam ve dua ile..

Sakarya araç kiralama Sakarya evden eve nakliyat