Bir şehir düşünün; Osmanlı idaresinde tam dört asır hoşgörü, huzur ve sükûnun simgesi olmuş. Bir şehir düşünün; dört asır Müslümanı, Hristiyan’ı, Yahudi’si iç içe huzurla yaşamış, inançlarını serbestçe yaşamış. Bir şehir düşünün; nice peygamberin tevhit mücadelesine ev sahipliği yapmış. Bir şehir düşünün; üç semavi dinin kıblesi olmuş. Bir şehir düşünün; ismiyle ve çevresiyle mukaddes ve mübarek kılınmış. Sözünü ettiğimiz bu şehir, Kudüs’tür. Diğer adıyla Beytü’l-Makdis. Binlerce yıldır birçok medeniyete beşiklik yapan Kudüs ve çevresinde Hz. İbrahim, Hz. İsmail, Hz. Yakub, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Süleyman ve Hz. İsa gibi nice peygamberler yaşamıştır. Müslümanların kıblesi olmuş, Hz. Muhammed (s.a.v)’in İsrâ mucizesinin bir parçası olmuş, Miraç mucizesinin ilk basamağını oluşturmuş.
Evet Kudüs, vahye dayanan bütün dinlerde kutsal sayılan bir şehirdir. Bunun temel sebebi Yüce Allah’ın insanları doğru yola iletmek üzere görevlendirdiği peygamberlerden birçoğunun bu şehirde yaşamış veya en azından hayatlarının bir bölümünü bu şehirde geçirmiş olmalarıdır. Ayrıca bu peygamberlerden bazılarının mabet olarak kullandıkları mekânlar da bu şehir ve civarındadır.
Kudüs; Semavi dinlerin mensuplarının tamamının ortak mirasıdır. Bugün bu mirası ABD emperyalizminin desteği ile Siyonist İsrail devleti tek başına sahiplenmek istiyor. Hiç heveslenmesinler. Bu mirası tek başına size vermezler. Çünkü bu mirasın önemli bir kısmı Müslümanlarındır.
Mescid-i Aksa
Hz. Davud (a.s) tarafından yapımına başlanılan kutsal mabet Hz. Süleyman (a.s) tarafında tamamlamıştır. Mescid-i Aksa’nın İslam kültüründeki diğer ismi Beyt-ül Makdis’tir. Asurlular tarafından işgal edilen ve yakıp yıkılan Kudüs daha sonra bu kez de Romalılar tarafından işgale uğramış, tüm kutsal mekanlarla birlikte şehrin tamamı tarumar edilmiştir.
Daha sonraki dönemlerde Mescid-i Aksa olarak bilinen yapı Ömer bin Hattab tarafından inşa edilmiş küçük bir mescidin büyültülerek inşa edilmiş şeklidir. Her bir inşa ve tadilat sırasında dönemin halifeleri Mescid-i Aksa’ya eklemeler yapmışlardır. 1099 yılında gerçekleşen Haçlı Seferleri sırasında Kudüs kenti ele geçirilmiş ve Mescid-i Aksa kiliseye çevrilmişti. Eyyubi Hanedanı’nın kurucusu Selahaddin Eyyubi, 1187 yılında Kudüs’ü geri aldı ve Mescid-i Aksa’yı tekrar camiye çevirdi. Geçen yıllar boyunca Mescid-i Aksa, Eyyübiler, Memlükler, Osmanlı Devleti ve Ürdün tarafından pek çok kez restore edildi.
Müslümanlar İçin Kudüs:
Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurulur; “Bir gece, kendisine ayetlerimizden bazılarını göstermek için, kulunu (Muhammed’i) Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah, her türlü eksiklikten uzaktır .” (İsra/1.)
İslâm âlimleri, Kur’ân-ı Kerîm’de “el-Mescidü’l-aksâ” adıyla anılan ve çevresinin mübarek kılındığı belirtilen yerin Beytülmakdis ( Mescid-i Aksa ) olduğu konusunda ittifak halindedir. Arapça aksâ “uzak” anlamındadır ve mâbedin Mekke’ye uzaklığından dolayı bu ad verilmiştir. Hz. Muhammet (s.a.v) bir hadisi-i şerifinde şöyle buyurmuştur: “Yolculuk ancak şu üç Mecit’ten birine olur: Benim şu mescidime (Mescid-i Nebevî), Mescid-i Haram’a ve Mescid-i Aksa’ya.’” Kur’an-ı Kerim’de sözü geçen bu mescit ve çevresi Harem-i Şerif olarak bilinir.
Bir dönem Müslümanların kıblesi olmuş bu mescidin İslam inancında önemli bir yeri vardır. Mescid’i Aksa ile Kubbet-üs Sahra karşılıklı olarak aynı avlu içinde (Harem-i Şerif) yer alırlar. Kubbet-üs Sahra görkemli bir kubbeye sahip olduğundan genellikle Mescidi Aksa sanılır. Üstü altın kaplı olan Kubbet-üs Sahra Kudüs’ün her yerinden görülür. İçerisinde sevgili Peygamberimizin miraca yükseltilirken üzerinde bulunduğu “Muallak Taşı” vardır…
Ümmet mazlum, Kudüs mahzun
Bugün Kudüs boynu bükük yetim ve öksüz çocuklar gibi mahzundur, Filistin halkı mazlumdur. Bugün doğunun en hüzünlü şehri Kudüs, en mazlum halkı da Filistin halkıdır desek yanlış olmaz. Bu durum karşısında sakın “elimden bir şey gelmez en iyisi dua etmek” demeyiniz! Elbette yüce Rabbimize dua edeceğiz, fakat elimizden sadece dua değil şok şey gelir. Sizler de bu alanda pek çok şey yapabilirsiniz. En azından Kudüs ve Filistin’i kendilerine dert edinenleri dost bilir onları destekler, böyle bir derdi olmayanları elimizin tersi ile bir kenara iter onlara destek olmayız. Aman boş ver deyip geçersek Allah’ın huzurunda nasıl hesap vereceğimizi düşünmemiz gerekir.
Yazımı merhum Mehmet Akif İnan’ın, Mescid-i Aksa şiirini sizlere hatırlatarak sonlandırmak istiyorum. Merhum Mehmet Akif İnan, Mescid-i Aksa şiirini İsrail’in Kudüs’e yönelik yıllardır süren saldırılarından duyduğu derin üzüntüyü dile getirmek için yazmıştır. Akif İnan yazdığı bu şiirden dolayı Kudüs şairi olarak bilinmektedir.
DİĞER HABERLER
Yağmur bitince, şemsiye yük olurmuş insana!
Ekilmesi için başkasına verilen tarlanın öşrü kim tarafından verilir?
MEHMET ÇETİN – Memleketimin yollarında yürüyorum 1