Şereflikoçhisar Tuzgölü Haber Gazetesi

Gazete – Matbaa – Baskı İşleri

Oruç Müslümanın, Bayram Hepimizin!

Bir Ramazan-ı Şerifin daha sonuna yaklaştık. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan oruç ayı Ramazanın son günlerini yaşıyoruz. Ramazan-ı şerif başlamadan önce oruç tutan kişilerin, oruç tutmayan kişilere biraz daha saygılı olmalarını, oruçlu olduklarını kolay kolay her yerde söylememeleri gerektiğini dile getirmiş, biraz kinayeli bir şekilde kaleme almış; “Bir ay boyunca oruç tutacak, ardından rabbim izin verirse bayrama kavuşacağız. Yazılarımı takip edenler bilirler, her ramazan-ı Şerifte oruçlu kişilere karşı oruç tutmayanların biraz daha saygılı olmasını ifade eder, hatta birazcık ayrıcalık isterdim. Öyle bir toplum haline geldik ki, artık, oruç tutanların oruç tutmayanlara karşı saygılı olmalarını, mümkünse gözünün içine baka baka yiyip içenlere karşı sessiz olmanızı istirham ediyorum. Hastası var, kalbi olan var, keyfe keder oruç tutmayan var, sigara içtiği için dayanamayan var. O yüzden oruç tutan kardeşlerimden ricam, oruç tutmayanlara karşı iyi niyetli olun, neden oruç tutmuyorsun, ben oruçluyum karşımda yeyip içme” demeyin” demiştim. Dilimi eşek arısı soksaydı da söylemeseydim. Kim oruç tutar, kim namaz kılar, kim haram yer karışmam ama; insanda birazda saygı olmalı. Yıllar önce de oruç tutmayan kişi ya da kişiler vardı, hatta aynı evde oruç tutmayan kişileri aile bireyleri dahi bilmezdi. Ama günümüzde artık her şey öyle bir hale geldi ki, Ramazan-ı Şerifin diğer aylardan hiçbir farkı kalmadı. Lokantaların, kafelerin, çay ocakları ve kıraathanelerin hepsi açık. Ulu orta çay içenden tutun, gözünün içine baka baka sigara içene kadar. Sorsan hasta… Yahu ne kadar hasta insan varmış memlekette.
Ve Ramazan-ı Şerif. Sanırım bu yıl biraz daha zorlanıldı. Açlık susuzluk aranmadı ama, uykunun eksikliği biraz dengeleri bozdu gibi. Her ne ise iyisiyle kötüsüyle bir Ramazan-ı Şerifi daha geride bıraktık. Rabbim nasip ederse iki gün sonra Ramazan bayramına kavuşacağız. Artık bu bayramı bir ay boyunca oruç tutan Müslümanlar mı, yoksa bir ay boyunca çeşitli hastalıkları ortaya çıkan, sigaraya dayanamayan, kalbi, şekeri olan, hatta hiçbir şeyi yoksa dahi canı istemediği, ya da inanmadığı için oruç tutmayanlar mı kutlayacak bunu da merak etmiyor değilim.
Ve bayram… Bayramlarımızda artık, ramazan ve oruçlarımız gibi olmaya başladı. Hepimiz konuşuyoruz ama, hatta geçmişten dem vurup; “ Nerede o eski bayramlar diyoruz!” da kimse bayramı bayram gibi yaşamak istemiyor. Kibir, hırs, öfke gözümüzü bürümüş. Hepimizin farklı faklı bahaneleri var!, eşimize, dostumuza kırılmamız için. Kimimiz haklıyken, kimimiz ise haksız konumdayız. Ama boşmuş. Bunu geçtiğimiz bayramda anladım. Babamı kaybedince ilk bayramı yaşamak. Daha doğrusu adı bayram olan acı dolu bir günü yaşayınca neleri kaybettiğimin farkına vardım. İnsanın başına gelmeyince bazı şeylerin farkına varamıyor. Hatta elinde olanların kıymetini bilmiyor.
Babamı kaybetmeden önce bayram günleri sosyal medyada, öksüz ya da yetim kalanların, anne “babanıza sahip çıkıp, kıymetini bilin!” gibisinden bazı paylaşımlarını görür, okur geçerdim. Ama ne zamanki yetim kaldım, hemen ardından birkaç gün sonra ilk bayramımı yaşadım, işte o an anladım, o gün sıradan bir şekilde okuduğum o yazıları…
Zormuş, yetimin bayramı. Camii çıkışı herkes babasının elini öpmek için eve giderken, sen bananı görmek için mezarın yolunu tutarsın. Dilinin döndüğünce okur, dua edersin. Edersin ama kime neye? Sadece sen duyarsın, sadece sen bakarsın… Yazacak çok şey var ama, yazılmıyor bir yerde… Tek diyeceğim, elinizde olanların kıymetini kaybetmeden bilin. Şükür kıymet bilmeyenlerden olmadım ama, babasına doyanlardan da değilim. Sanırım hiçte doyulmaz galiba… Fazlaca söze gerek yok. Kim ne demek istediğimi anladı.
Her şeyin gönlünüzce olması, bayramlarınızın bayram havasında geçmesi, dilek temennisi selam ve dua ile..

Sakarya araç kiralama Sakarya evden eve nakliyat