Medine’ye hicret ile birlikle İslâm dini, kendi müesseselerini oluşturmaya başlamıştı. Mescid-i Nebevi’nin yapılmasının ardından hayat, vahyin kılavuzluğunda, “inanç-amel bütünlüğü” içinde gelişmeye devam ediyordu. Medine’ye geleli daha on sekiz ay olmuştu. Kısa bir süre önce kıb¬leyi Mescid-i Aksâ’dan Kabe’ye çeviren Yüce Allah, bu sefer hicrî takvimin 8. ayı olan Şaban ayında, Ramazan orucunu farz kılan şu âyetleri indirdi: “Ey inananlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sakınasınız diye size de sayılı günlerde faiz. kılındı… Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğru¬nun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez- Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız vc size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah’ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.” (Bakara 182-185)
Bu âyetler, Ramazan ayının, diğer aylardan ayrıcalıklı olduğunu açık¬ça ifade etmektedir. Çünkü;
Ramazan, oruç ayıdır. Ramazan, Kur’an ayıdır. Ramazan, takva ayıdır. Ramazan, Allah’ı yüceltme ayıdır. Ramazan, şükür ayıdır. Ramazan, doğruyu bulma ayıdır. Ramazan, tevbe ayıdır. Ramazan, itikâf yani tefekkür ve taabbüd ayıdır. Ramazan, Allah’ın koyduğu sınırları gözetme ayıdır. Ramazan, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini içinde saklayan bir aydır.
Böylece top¬lumsal dayanışma ve paylaşma şuurunu aşılayarak, bir anlamda “irade eğitimi” vermek suretiyle, müminlere kişilik kazandırarak, “kâmil bir mü¬min” olmanın yollarını gösterir.
Ramazanı değerli ve ayrıcalıklı kılan hususlar, İnsanlığa gönderilen son rehber kitap Kur’ân-ı Kerîm’in bu ayda indirilmesi, Bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin bu ayda olması,
Temel ibadetlerden olan oruç farizasının bu ayda tutulması, Teravih, mu¬kabele, itikâf, iftar, sahur ve fıtır sadakası gibi önemli sünnetlerin hep bu ayda yaşanmasıydı.
Son kitap olan Kur’an’ın bu ayda inmesi, sıradan bir ay olan Ramazan’ı “Mübarek ay” yapmıştı.
Kur’anda geçen tek ay…Onbir ayın sultanı….
Kur’ân-ı Kerîm’de adı anılan tek aydır, Ramazan ayı. Yüce Allah onu sadece anmakla kalmamış, yukarıdaki âyetlerle aynı zamanda onu oruç ayı olarak belirlemiştir. İşte bütün bu ayrıcalıkları sebebiyle kültürümüz¬de Ramazan, “on bir ayın sultanı” olarak kabul görmüştür.
Ramazan huzur ayıdır.
İslâm ile yepyeni anlamlara kavuşan Ramazan kelimesi, bize müba¬rek bir zaman dilimini, tam bir huzur iklimini çağrıştırır. Ramazan ayı boyunca Müslümanlar, toplum ola¬rak ibadet yoğunluğu ve heyecanı içinde olurlar. Çünkü Ramazan, ilmin, inancın, ibadetin, ahlâkın, dayanışmanın, kardeşliğin daha da olgunlaştırılabilmesi için Müslümanlara ikram edilmiş bereketli bir eğitim mev¬simidir.
Müslüman bu zaman diliminde Rabbiyle, kardeşleriyle, nefsiyle ve şeytanla olan ilişkilerini gözden geçirir, gece gündüz tam bir ay süren yoğun bir eğitim faaliyetinden güçlenerek, arınarak çıkar.
Allah Resulü Ramazana kavuşma arzusuyla dua ederdi.
Allah Resulü, Ramazan ayına kavuşma arzusunu dualarında açığa vururdu. Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Receb ayı girdiği zaman Pey¬gamber Efendimiz şöyle dua ederlerdi: Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre, Receb ayı girdiği zaman Resûlullah (sav) şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Receb ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır!”
O halde gelin şu duygularla Ramazan Ayını karşılayalım: Ramazan ayı, berekettir, ziyafettir, zerafettir. Ramazan ayı, ibadettir, rahmettir, mağfirettir. Ramazan ayı, ruh ve nefis için, birey ve toplum için takvadır, korunmadır. Ramazan ayı, selâmdır, esenliktir, sükûnettir, sekinettir, dinginliktir, olgunluktur. Ramazan ayı, kardeşliktir, dayanışmadır, paylaşmadır. Ramazan ayı, zenginin oruç tutarak yoksulu anlaması, kısmen de olsa onun hâlini yaşamasıdır. Ramazan ayı, geçici olarak yeme-içmeden uzak kaldığı nimetlerin kadrini bilmek ve onları ve¬ren Rezzâk olan Allah’a karşı şükür görevini hatırlamaktır. Ramazan ayı, kötü alışkanlıklara son verme, iyiden, güzelden yana yeni sayfalar açma fırsatıdır.
İşte bu bilinç içerisinde dolu dolu yaşanan Ramazan, sonrasında gelen ayların hatta bütün bir yılın verimli geçirilmesini sağlayacaktır.
Al¬lah Resülü’nün, Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, beş vakit namaz ile cuma, bir sonraki cumaya kadar ve Ramazan diğer Ramazan’a kadar, aralarında işlenen günahların bağışlanmasına vesiledir.” (Müslim, Taharet, 16) hadisi, sadece geçmişte işlen¬miş günahların kefareti olarak değil, aynı zamanda Ramazan’ın verdiği bilinç ile bir sonraki Ramazan’a kadar açılmış olan beyaz sayfayı temiz tutma gayreti olarak anlaşılmalıdır. (Diyanet Ramazan Vaazından Alınmıştır)
DİĞER HABERLER
Bahane popo gibidir, herkeste bulunur!
Bela ve musibetler kader midir?
MEHMET ÇETİN – Mustafa Emre