Gerek ülkem, gerek ilçem birtakım zorlu süreçten geçerken, biri ya da birileri sanki hiçbir şey yokmuş gibi caka satmaya devam ederken, ben neyi, nasıl yazayım?. Ne pes ettim, ne vazgeçtim ama biraz durulmaya başladım. Yaz yaz nereye kadar?. Kim ya da kimler yazdıklarım sonrası en ufak bir hamle yaptı, kimler yazdığım yazılar, yaptığım haberler sonrası rahatsız olup çözüm yolu aradı? kim ya da kimler kendisine çeki düzen verip, kurmuş olduğu rant ve çıkar yolundan vazgeçti? Elimde kanıt ve belge olduğu ve bu yönü ile çok rahat ve açık açık yazdığım hatta zaman zaman sert bir üslupla ikazda bulunduğum kişiler kılını kıpırdatıp, kirli çamaşırım ortaya çıkar diye ses çıkartmazken neyi, nasıl yazayım?
İlçemiz Devlet hastanesinde bazı bölümlerde doktor olmadığı için hastalarımız Aksaray’a giderken, aylar öncesinden en ufak bir çalışma yapılacak diye kazılan yollar aylar geçmesine rağmen hala koca koca çukur olarak dururken, aylarca hatta yıllarca ilçesi için en ufak çivi çakmayan kişiler, sosyal medyanın karşısına geçip, utanmadan sıkılmadan hiçbir çalışma yapılmamasına rağmen “cağız- cuğuz” ile biten cümleler kurup hayal dünyasından çıkamazken, biri ya da birileri gariban kişilerin aylarca emek vermiş olduğu çalışmasına bir gecede sahip çıkıp, adeta güç yetenlik yaparken ve buna kimse ses çıkarmazken, yıllar öncesinden başlayan çalışmalarımız hala bir karış yol alınmamışken, bazı kişilerin siyaseti gerek şahsı gerek yakınlarının çıkarları için kullanırken, en ufak bir işçi alımında partizanlık yapılırken, Devletin kamuya zimmetli olan malı şahsi iş ve işleyişlerinde kullandırılırken, mazlumun yanında olmayıp, zalime kucak açılırken! Neyi, nasıl, neden yazayım? diye sorasım var amaaa duramıyorum.
Canı çektiği için kuru soğan ekmek yiyen Padişahı, gördüklerini konuşmamasını için kese dolu altını reddedip, “ben şayet Padişah kuru soğan ekmek yiyor, demezsem ölürüm!” diyen vezir misali, kim, nerede, ne yanlış yapıyor? devletin, kurumun malını kendi malı gibi kullanıyorsa, ilçem ve ilçe halkı bazı beceriksizler yüzünden her geçen gün kan kaybediyorsa, biri ya da birileri hakka-hukuka riayet etmeyip, menfaati peşinde koşuyorsa, halkım perişanlık içinde cebelleşip duruyorsa ve sözde adı siyasetçi olup, siyasetin “S” sini bilmeyen kişiler, avazının çıktığı kadar yalan söylüyorsa, bunu yazmayan elim kırılsın.
Hatta ve hatta, elinde imkan varken, sorgulama, araştırma, eleştirme ve yorumlama hakkına sahip olan kim varsa, görmüş olduğu yanlışlık, haksızlık, alavere-dalavere ve herhangi bir konuda sırf çıkar ve menfaat uğruna sessiz kalıyorsa, onunda dili kurusun.
Ve gelelim 2022-2023 Eğitim Öğretim yılına. Rabbim nasip ederse Pazartesi günü bir kısım, haftaya Pazartesi ise tüm öğrencilerimiz uzunca bir aradan sonra yeni bir Eğitim-Öğretim yılına başlayacak. Adım Yusuf gibi eminim yine bu Eğitim-öğretim yılında birtakım sıkıntıları beraberinde getirecek. Kaynak kitabından tutun, bazı okul idarecileri ve öğretmenlerin yine her dönem olduğu gibi, kırtasiye tercihleri olacak. Bu hafta benim konum o kısım değil. Malum Ülkemizin, hatta ve hatta ilçemizin içerisinde bulunduğu ekonomik durum belli. Hani yeni bir Eğitim-Öğretim yılı demek, yeni alışverişler demek ya, mümkünse okul alışverişlerimizi ilçemiz esnaflarından yapalım. Yılın belli bir dönemi harman dönemi olan Kırtasiyelerimizi en azından şu zor günlerde yalnız bırakmayalım. Defterinden silgisine, suluğundan, Flütüne kadar yapacağımız alış-verişleri zincir market olarak tabir edilen yerlerden yapmak yerine yerel esnaftan yapmayı tercih edelim. Her zaman söylediğim gibi, düğünümüze, cenazemize o marketlerden kimse gelmedi, gelmeyecek.
Her şeyin gönlünüzce olması, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” hadisi şerifinde olduğu gibi, haksızlık karşısında susmamak, yalan, riya ve kibirden uzak kalmak, alış-verişlerde yerel esnafı tercih etmek, dilek ve temennisi , selam ve dua ile..
DİĞER HABERLER
Bizim kadar var mı ki?
Sıla-i Rahim: Akrabalık Hukuku ve ahlakı
MEHMET ÇETİN- Mehmet Kutlu