Şereflikoçhisar Tuzgölü Haber Gazetesi

Gazete – Matbaa – Baskı İşleri

Ataç gözden mi çıkarıldı?

31 Mart yerel seçimleri yapıldı. CHP bu güne kadar elde etmediği bir başarı elde ederek Ak Parti’nin adeta kalesi haline gelen İllerde ve İlçelerde büyük bir farkla seçim kazandı. Bu ilçeler arasında ilçemizde yerini aldı. Hatta seçim sonucu CHP’de öyle bir hava esti ki Belediye Meclis üyesi olmayı aklının ucundan bile geçirmeyen kişiler, sırf liste dolsun diye ismi yazılanlar seçim sonucu meclis üyesi oldu. Bu gelişmeye kendileri dahi inanamadı. Onlardan birisi CHP Belediye Meclis Üyesi Hakan Ataç. Ataç son sıradan meclise girdi. Meclise girdi girmesine ama, beklemediği bir sonuçtu. CHP Belediye meclis üyelerini diğer partilerden ayıran en büyük özellik ise, seçilen meclis üyelerinin daha önceden aralarında her hangi bir dostluk ve gönül bağlarının olmayışı, hatta seçilen 11 Meclis üyesinden çoğu birbirlerini sadece seçim çalışmalarında tanıyarak dostluk ve arkadaşlık kurmaya başlamalarıydı. Hal böyle olunca seçimin üzerinden birkaç hafta geçmesine rağmen, meclis üyeleri arasındaki zoraki siyasi birliktelik ve seçim şarhoşluğu sonrası bazı kutuplaşmalar yaşanmasına, meclis üyeleri arasında ön yargıların oluşmasına, hatta seçilen belediye Başkanına en yakın olan kişilerle, en uzak olan kişiler arasında birtakım ön yargılar oluşmaya, halk arasında kabullenmeme duygusu oluşmaya başladı. Hatta seçimin üzerinden birkaç hafta geçtikten, görev dağılımı yapılırken bu kutuplaşma yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya, görev dağılımı ile taçlanmaya başladı. Mustafa Koçak’la geçmişte yakın dostluğu olan kişiler daha güzel yerlerde görev alırken, zoraki birliktelik yaşanılan kişiler ise biraz daha bu çemberin dışına itilmeye başlandı.
Ama bir gerçek vardı! Neydi bu? Çemberin dışına itilmek istenilseler de o kişilerde artık meclis üyesiydi ve kendilerince farklı farklı hayal, düşünce, vermiş oldukları sözler ve sorumlulukları vardı. Eee siyasetti bunun adı! Bir şeyler yapmalıydılar. Ama legal ama illegal! Ve istekler. Seçilmiş kişilerden bir takım istekler olacaktı. Kimisi oğlumu-kızımı işe al derken, kimisi evinin önüne çöp konteynırı isteyecek, bazı esnaflar alışverişin kendilerinden yapılmasını isterken, hatta kendilerinin de birtakım istekleri olacaktı. Oldu mu? Evet oldu. Gazetemizin yapmış olduğu haber sonrası kamuoyunda bomba etkisi yapan Ataç’ın bağ evinin etrafında greyder çalışması konusu hem Belediye Başkanını hem de partiyi zora sokmuştu. Aslında yapılan çalışma çok masumane gibi görünse de işin içine şaibe girmişti. Belediye Meclis Üyesi yetkisini kullanarak, belediyeye ait olan iş makinasını kendi işi için kullanmıştı. Peki bu durumdan nasıl çıkacaktı? Biryandan kamuoyu baskısı, bir yandan henüz çiçeği burnunda olan bir yönetim ve en önemlisi daha önceden eleştirmiş olduğumuz şaibe!
İlk etapta bu konu sessiz sedasız kapatılacaktı. Ama yorgan ince olduğu için kamuoyu kokuyu çoktan almış, tepkiler büyümeye başlamıştı. Ne yapalım! Konusunda kapalı kapılar arkasında beyin zimnastiği yapılmış, bu işten en kısa ve en kestirme yoldan çıkmak gerekti. Çözüm bulunmuş, Belediyenin aracını şahsi için kullanan kişiye bir ceza verilmeli, verilecek ceza ile de kendimizin kahraman ilan edilmesi gerekiyordu. Karar ortak! Biz bu işe savunma açalım ve hatta bu savunmanın adını biraz daha sertleştirip suç duyurusu diyelim. Daha gerçekçi ve daha inandırıcı olduğu gibi, bizi de kahraman ilan edecekti. Nitekim plan tıkır tıkır işledi, bunu da el altından gazeteye pasladık mı tamam. Hem kahraman olduk, hem de bu işi yapan Belediye Meclis Üyemize gözdağı vermiş olduk.
Tüm bunlara gerek var mıydı? Konusu. Evet illegal yapılan bir iş varsa bir şekilde cezası da olmalıydı, ama bu şekil değil. Topun ağzına attığımız kişinin bizim belediye meclis üyemiz olması, onu adeta yem yaparcasına halkın önüne atarak linç edilmesi çokta hoş olmadı. Kaldı ki bunun “destek olacağım sözü veren” kişi tarafından yapılması hiç hoş olmadı. Hatta aldığım daha büyük bilgi, Ataç’ın partiden ve Meclis Üyeliğinden de istifasının istenilmesi konusu. Her ne kadar biri ya da birleri bunu açık açık ikrar etmek istemese de bazı kişiler ki, bu Ataç’a en yakın olan dava arkadaşları, hal ve hareketleri ile bir yerde Ataç’ın istifa etmesini istiyor. Neden? Konunun başında anlattığım gibi bir geçmişlerinin olmaması, gerek şuan gerekse gelecek yıllarda ayaklarına bağ olma korkusu.
Peki Hakan Ataç ne yapacak? İşte burası da çok önemli. Ataç’ın el altından ama alenen biri ya da birlerini desteklemek için yapmış olduğu bir çalışması yokken, hatta bazı meclis üyeleri gibi bir- iki, hatta üç yerden maaş almadığını varsayarsak ve en önemlisi bu yaşanılan olayı henüz yeni seçilmiş olması ve tecrübesizliğine verecek olursak, kamuoyuna yapılacak bir özür mesajı ile kapatılabilinirdi. Ve dahası Hakan Ataç bu işte suçlu ilan edildi, hatta masumhane bir savunmanın adı algı yapabilmek adına soruşturmaya çevrildi, peki bu işten İşçi başının, falanca Müdürün hatta Başkanın haberi yok muydu? Şayet haberleri yoksa daha elim bir olay, bilgileri varsa ve süreç böyle işletilmişse şimdi suçlu sadece Hakan mı oldu? Nasreddin hocanın dediği gibi, hırsızın hiç mi suçu yoktu? Bakalım bu süreçte daha önümüzdeki günlerde neler yaşanacak? Hakan Ataç, biri ya da birilerinin pis emellerine alet olup, gaza gelerek istifa mı edecek, yoksa tecrübesizliği sonrası başına gelen olaydan ders alıp, daha temkinlimi davranacak? Hep birlikte göreceğiz.
Her şeyin gönlünüzce olması, yol acıktıklarımızı yolsa bulduklarımızla değişmemek, sırf çıkar ve menfaat uğruna dava arkadaşlarını satmamak, dilek temennisi selam ve dua ile…

Sakarya araç kiralama Sakarya evden eve nakliyat