Son günlerde sık sık karşılaştığım soru ve sitemlere istinaden ufak çaplıda olsa yazma gereği duydum. Öncelikle şunun bir farkına varalım, ben her şeyden önce gazeteciyim. Nedir gazeteci? Gazeteci haber yapar, gazeteci yorum yapar, gazeteci eleştirir, varsa elinde belge, bilgi kanıt, hoş olmayan olayları da haber dili ile kamuoyuna aktarıp, varsa yanlışlık dönülmesini, olası olay ve gelişmelerin halka duyurulması konusunda bağ kurar. Nasıl ki manavın işi sebze meyve satmaksa, nasıl ki marangözün işi dolap, vestiyer yapmaksa, bizim işimizde haber ve kendini yetiştirmiş ise köşe yazarlığı yaparak gündemi takip edip, gerek siyaset, gerek ticaret, gerekse farklı konularda kendine has üslubu ile kamuoyuna bilgi akışı sağlamaktır. Dahası her ne kadar gazetecide olsak, aslında bir yerde geçimimizi bu meslekten sağladığımız için bizlerde esnafızdır. Yani ekmeğimizi kalemimizden, yapmış olduğumuz işlerden ve size göre her ne kadar gazete gözüyle bakılsa da satmış olduğumuz gazete ve yayınlamış olduğumuz ilan ve reklamlardan kazanırız. Yani bizim gazetecilik mesleğimiz, mesleğimiz olduğu için de ekmeğimizdir.
Halkın ya da okurun bizden beklentisi çok farklıdır. Kimisi kendisinin pohpohlanmasından zevk alırken, kimisi hakkında olumsuz haber yaptığımızda çapının da etkisi ile ya küser ya da uzak durmayı tercih eder. Son günlerde ilçemizde şöyle bir algı oluşmaya başladı. Doğru olsun, yanlış olsun fark etmez, eğer kendi siyasi görüşleri olan partinin icraatını översen hoşuna gidiyor, eleştirirsen rahatsız oluyor. Klasik biat toplumu olmanın sonuçları bu olsa gerek. Hatta spor kulübü taraftarlığı gibi körü körüne particilik bu olsa gerek. Oysa kimse araştırmıyor, sorgulamıyor. Yahu bu gazete yazmışta doğru mu, yanlış mı? Demiyor, diyemiyor.
Yahu ortada hoş olmayan bir olay varsa, biri ya da birileri bilmem kim ile dost tutmuş, bunu da eşi yakalamış, dahası yakalanan kişi bir siyasetçi ise ve biz bunu olumlu ya da olumsuz eleştirmişsek bunun nesi yanlış. Aynı benzer konu, biri ya da birileri şaibeli şekilde işçi alımı yapmış, bunu yaparken de karşıdaki kişi yada kişileri adeta salak yerine koyarcasına hal ve hareketlerde bulunmuş ve biz bunu haber yapmışsak bunun neresi yanlış? Daha düne kadar kul ve yetim hakkından bahsetmiş, koltuğa oturduğu anda egosuna yenik düşerek makamın gücünü şahsi çıkarları için kullanmış ve biz bunu yazmışsak bunun neresi yanlış? Mesleği muhasebecilikmiş, ama yıllar önce kaba tabirle hırsızlık yaptığı için iş yerine icra gelmiş, bilgisayarına kadar el konulmuş ve biz bunu kale almışsak, bunun nesi yanlış?. Daha düne kadar her hangi bir duruşu olmamış, rüzgârın önündeki yaprak gibi bir o yana bir bu yana savrulmuş, sırf üç-beş kuruş para kazanmak için şahsiyetini satılığa çıkarmış, para kazanamayınca sağa sola köpek gibi saldırmış birisini yazmışsak, bunun neresi yanlış? Daha düne kadar dava diye sahip çıktığı, geçimini bu yolda sağladığı devran dönünce köçek gibi kıvırmış ve biz bunu kaleme almışsak bunun neresi yanlış? Olursa selin önünden kütük kaparım mantığı ile hareket etmiş, eşini dostunu, yeğenini işe aldırmış, işi bitince bırakın doksanı, yüz seksen derece dönecek kadar aşağılaşmış birisini kaleme almışsak, bunun neresi yanlış? İlçe Başkanı olmuş, yeğenini, oğlunu, kızını işe aldırmış ve biz bunu yazmışsak, bunun neresi yanlış?
Bir farklı konu ise yazımın başında dedim ya ben gazeteciyim, benim işim bu yazmak. Varsa haklı olduğum yanı eleştirmek, yazan ben, yazılan başkası olduğu halde son günlerde bazı embesiller sanki onları yazmışım gibi triplerden triplere girmeye başlamış. Kaba bir söz olacak kusura bakmayın ama; iki kişi konuşurken üçüncü kişinin araya girmesi gibi bir şey bu. Bir ve ikinci kişi dururken üçüncü kişi olarak söze karışmak isteyen kişilere sesleniyorum. Olmamış şeyleri olmuş gibi göstermeye çalışarak, başkalarını alçaltarak yükselmek isteyenler, işte en alçak olan insanlardır. Geri zekalılığın, ahmaklığın ve salaklığın tedavisi yoktur. Onur haysiyet ve şeref çoğu insanda bulunmaz. O yüzden üzerinize alınmayacak, size karşı olmayan yazı ve yazımlarından dolayı vermiş olduğum karın ağrısı devam edecek. Özür de dilemiyorum, kusura da bakabilirsiniz. Yook! Aksini iddia eden varsa buyursun yargı yolu açık.
O yüzden kraldan çok kralcı olmaya, dalkavukluk yapıp şirin görünmeye çalışmayın. İlçe küçük kimin geçmişte ne iş yaptığını, kimlerle hangi pazarlıklar içerisinde olduğunu, kimin hakkında kime ne dediği belli iken, bu kadar şov yapıp, göze girmeye çalışmayın. Ve dahası işiniz ne ise onu yapın. Yazılarımı ve haberlerimi çok mu beğenmiyorsunuz, bırakın okumayın gitsin. Hatta başarabiliyorsanız ki her babayiğidin harcı değil, açın bir gazete istediğiniz kişiye yalakalık yapıp, istediğiniz kişiye övgü dolu haberler, köşe yazıları yazın. Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek bir cevabım var elbet. Lakin bir lafa bakarım, laf mı diye? Birde söyleyene bakarım, adam mı diye?
Her şeyin gönlünüzce olması, doğru ya doğru, yanlışa yanlış deyip, kuru kuruya biat ederek yalaka olan kimselerden olmamak, birazda haysiyetli olmak dilek temennisi selam ve dua ile..
DİĞER HABERLER
KÖPEKLER NEDEN VAYIKLIYOR!
İkindi namazından sonra aşır okumak bid’at mıdır?
MEHMET ÇETİN – Mehmet Çetin (Tat-Destici) Destici Tat Mehmet Amca’dan sabır meyvesi