Şereflikoçhisar Tuzgölü Haber Gazetesi

Gazete – Matbaa – Baskı İşleri

Ramazan ayının hikmetlerinden 2 ve Hatıralarla yeniden merhaba

* Ramazan ayının hikmetlerinden 2

Kur’ân ayı olan Ramazan bize pek çok manaları hissettirirken biz de Kur’ân’ı şu üç şekilde dinleyebiliriz:
1.Ezelî Kelâm sahibi olan Allah’tan Cebrail’e (as) elçi olarak ayetlerin tevdi edilmesi mana ve makamında hissetmek, kalben seyretmek.
2. Aldığı ayeti, Resul-i Ekrem’e (asm) teslim etme mana ve makamında iken her iki hazreti izlemek, seyretmek ve esasen kalben bunları yaşamak.
3. Rabbinden, Cebrail elçi vasıtasıyla gelen emir ve yasakları ümmetine tek tek hem tatbik ederek izah eden, tebliğ eden, evvelâ nefsinde yaşayan Resul-i Ekrem’in (asm) ağzından işitirmişçesine duymak, hissetmek ve kalben yaşamak.
Bu üç makamın hangisi yakalanırsa yakalansın ya da hangisi nasib olursa olsun insan kendini çok şanslı ve nasibi yüksek olanlardan bilmelidir.
Bunları yaşamak diğer zamanlarda mümkün iken Ramazan ayının mübarek atmosferi bu rahmet yağmurlarının yağmasına daha mümbit ve daha müsait bir zemin olması sebebiyle kıymeti bilinmelidir.
Ramazan ayı, hasad ayıdır. Bir yıl, tarlasına o kadar emek veren çiftçinin hasadını kaldırdığı mevsimde ne kadar heyecanlı ise, kul da sevap ve ubudiyet harmanı olan Ramazan ayında, hasadını heyecanlı ve akıllıca yapmalıdır.
Ramazan ayı; tüccarların satışları yükseltmek için uyguladıkları festival, panayır, kampanyaları gibi bir büyük ikrâm mevsimidir. Bu ayda indirim değil artırma söz konusudur. Diğer zamanlarda yapılan bir ibadete bir sevap verilirken bu artırma ayında bin olur, on bin olur, seksen bin olur.
Ramazan ayı, sultanlar Sultan’ı olan Allah’ın kabul ayıdır. Her duaya, her ibadete, her yalvarışa cevap verdiği aydır. Cevap ya aynen istenileni vermektir ya zararlı olduğu için vermemektir ya da daha iyisini vermektir. Kul bunun farkında olmasa da bu hakikat böyledir. Ebeveyn, erkek çocuk ister, bilmez ki hayırsız olacak. Onun yerine hayırlı bir kız evlâdı verdiğinde, dua, kabul edilmedi denilmemelidir.
Ramazan ayını vesile ederek; haramlardan ve lüzumsuz işlerden eli çekmek ve kulluğa yönelmek gerekir. Dili yalan, gıybet ve galiz tabirlerden sakındırarak oruç tutturmak; lisanı Kur’ân’ın ayetlerini telaffuz ve emirlerini tatbik etmek; gözünü namahremden muhafaza etmek, kulağını fena şeyleri işitmekten men etmek gibi gözünü ibrete, kulağını hak söze, bütün organlarını hak istikametinde kullanarak bir nev’î oruç tutturmak gerekir.
Ramazan ayını âdeta bir perhiz dönemine vesile eylemek mümkündür. Diğer zamanlarda yenilen yemekle ona bağlı organların çalışmasını oruç vesilesiyle mideyi aç bırakarak o organların bakımdan geçmesi ile âdeta rektifiye (rektefe) edilmesi, ana motorların yenilenmesi mümkündür.
Hadisin ifadesine dayanarak şu ibretli vakıa nakledilir:
Nefis, Rabbisini tanımak istemez ve kendine mahsus rablık dava eder. Ona çeşitli azaplar çektirilir, vaz geçmez. Cenab-ı Hak sorar:
Sen kimsin, ben kimim?
Ben benim, sen sensin, der.
Ne yaptılarsa aynı cevabı verir. En nihayet aç bırakılır ve çaresiz kalan nefis aynı soruya bitkin vaziyette,
“Sen benim Rabb-i Rahîm’imsin; ben senin âciz bir kulunum.” , diye yola gelir.
Ramazan ayının şuuruna ererek öylece muamele eden kullardan olmak duasıyla…

*****************************************************************************************************************************

*Hatıralarla yeniden merhaba

İnsan, hatıralarıyla yaşar ve hakikaten onlarla yaşlanır. Mutlu olduklarını sürekli hatırlar ve anlatırken mutsuz olduklarını da mümkün olduğu kadar unutmaya çalışır.
Altmış beş yılın ardından Şereflikoçhisar’da geçen çocukluk yıllarıma ve parçalı bulutlu geçen aradaki senelerime dönüp baktığımda; huzur veren hatıralarımın varlığını, hasret kokan duygularımdan anlıyorum. Rüyalarımda, memleketimiz sokaklarında, Güneştepe’nin ağaçları arasındaki avladığımız kuşları, topladığımız çalı çırpılarla dağdaki Delikli Mağara’da kızartarak çıtır çıtır yeme anılarımız zaman zaman tekrarlanır, hayalimde.
Sabahın erken saatinde sürüye salınan sığırların, akşam dönüşündeki şenlikli hâllerimizi hayalimle yâd ederim. Kışın o sert ve soğuk aylarında doğan buzağıyı, evde sobanın yanına koyduğumuz sandıkta beslemenin hatıraları hâlâ döner durur.
Kale Mahallesi’nin çocuklarıyla Sarıkaya’nın çocukları arasında bitmek bilmeyen, bilmem kaçıncı dünya savaşlarının sebebini âhir ömrümde bile bilemedim desem size, güler misiniz?
Topal Fadime’nin sesi yankılanır Eğrek Gözeği tarafına, Deli Ayşe’nin kocası Osman’a verdiği yumuşlarının da. Karaböcüklerin Ali Rıza’nın hafif burmalı pala bıyığı, Bıyıklı Osman Amcanın bıyıkları kadar uzun değildi doğrusu ama Ali Rıza Amca daha heybetliydi nedense.
Eskilerden olup da Karabük Çeşmesi’nden su içmeyen var mı? İşte tam onun yanında kınalı şeker leblebi satan, tatar simalı zayıf kara yağız bir amca vardı, yoksa unuttunuz mu?
Çarşıya girerken Çitlekçi Hayati’ye selâm vermeden geçmek olmaz. Yoksa, Allah muhafaza dönüşte ondan bir ince fırça yiyebilirsiniz, benden hatırlatması.
Hasan Çavuş’un dükkânını geçer geçmez Etlioğu ile Tevfik Emmi tahta sandalyede sohbet eder, Malatyalı ise dükkânın önünü süpürür.
Taş merdivenlerden aşağı Kambur Ömer ile Çapan dayıyı da anmak gerek. Tam bunların karşısındaki Galip Ustanın çiflik kebabını da hatırlayın, unutmayın aman ha!
Kör Kâmil, fötr şapkası başında dükkânın önündedir, selâm verelim. Biraz ilerde Manifaturacı Haydar ve çaprazında Kürt Mehmet. Hatipoğlu’nun dükkânı yukarıdan inen sol taraftaki sokakta ve o sokağın alt devamında amelelerin bulunduğu Şevket’in kahvesi var.
Sebze Hali’ni şimdilerde aramayın, yerinde İş Hanı var ama biz yine girelim içeriye. Karşılıklı kasaplara selâm verince sol tarafta berber Kadir, sağ tarafta Gamber’in helâsı. Ortadaki çeşmenin öte tarafında ise Lokantacı Galib’in o zamanki eski yeri. Lâf aramızda nohutu çok harikaydı.
Devam edelim; Helvacı Emin çok yardımseverdir. Kör Niyazi, Cıngıllı Rıfat, Nevşehirli Ali, Kulaksız Mahmut, ayakkabıcı Şerafettin ve Kürt Ato, Sakallı Tevfik bu bölgenin ehl-i sohbetidir.
Az ilerideki dört yol, o zamanın çarşısının aşağı yukarı bitimiydi ama sonraları uzadı gitti neredeyse Mustafacık’a dayandı.
İşte aziz okuyucum, eskinin hatıralarından accık accık tadımlık verdim hayalinizin ağzına, bununla şimdilik idare edin diye.
Nasib olursa buradan, o bitmek bilmeyen hatıralarla yârenlik ederiz, derim size. Bunlardan pek çoğunu vaktiyle Çengel’ de yayınlasak da tekrarında ayrı bir zevk vardır hem bize hemi de size. Belki de eksik kalan kısımları tamamlarsınız.
Bu köşemizde zaman zaman hatıralarla beraber olurken bazan da diğer konularla sohbetimiz devam edecek.
Hatıralarla kalın…

Sakarya araç kiralama Sakarya evden eve nakliyat