Şereflikoçhisar Tuzgölü Haber Gazetesi

Gazete – Matbaa – Baskı İşleri

Ev alma komşu al

Komşuluk hakkının neler olduğunu soran bir kişiye, Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle cevap vermiştir: “Hastalandığında ziyaret etmen, öldüğünde cenazesine katılman, borç istediğinde vermen, muhtaç olduğunda ihtiyacını karşılaman, hayırlı işlerini tebrik etmen, musibet anında sabrı tavsiye etmendir.” O halde, komşularımıza karşı sorumluluğumuzun ne kadar büyük olduğunun farkında olalım. Komşuluk hukukunu ayakta tutalım. Gönül sofralarımızı birbirimize açalım, muhabbet ve samimiyeti ortak kılalım. Allah’ın selamını birbirimizden esirgemeyelim. Komşuluk ilişkilerine zarar verecek her türlü yanlış söylem ve davranıştan kaçınalım. Sabır ve tahammülü elden bırakmayalım. Unutmayalım ki, Allah katında komşuların en hayırlısı, komşusuna karşı en güzel davranandır.
Komşuya adaletle muamele etme
Bir toplumda huzur ve barışın varlığı o toplumda adaletin varlığı ve yokluğu ile yakından ilgilidir. Bu sebeple Kur’an’da yüce Allah “adaletin titizlikle ayakta tutulmasını” (Nisa, 4/135) emretmektedir. Toplumu oluşturan aileler arasında kurulan komşuluk ilişkilerinin de adalet esasına dayanması gerekmektedir.
Komşuya ihsân etme
İyiliklerde asgari ölçünün ötesine geçip isteyerek ve severek “daha fazlasını yapmak” anlamında kullanılan ihsân, kişinin karşısındaki kişiye sevgiye dayalı özverili tutum ve davranışlarını ifade eder. Kelime anlamlarına dayanarak komşuluk ilişkilerinde ihsânı “komşuya iyilik etmek” ve “komşuluğunu güzel yapmak” şeklinde anlamamız mümkündür. Komşuluk ahlâkında en üst seviyeyi “komşuya ihsân etme” aşaması oluşturmaktadır. Çünkü İhsân, adaletten daha yüce bir ahlaki seviyeye işaret etmektedir. Kur’an’da, kişinin içinde bulunduğu topluma karşı görevlerinin en üst seviyesi olarak ihsân görülmektedir. İhsânın, adaletten daha yüce olması, bireyin gerektiğinde kendi haklarından, toplumun huzur ve barışının temini için fedakârlıkta bulunmasını ifade etmesinden kaynaklanmaktadır.
Kur’an ayetlerinin yanı sıra, Peygamberimizin birçok hadisinde de komşuya iyilik edilmesi tavsiye edilmektedir. Bunlardan birinde Peygamberimiz Hz. Muhammed, “Ey Ebu Zer’ Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy ve komşularını gözet!” diyerek komşuya ikram etmeyi öğütlemektedir. İkram etme, kişinin kendi imkanları ölçüsünde yapılmalıdır. İkram edilen şeye değer verilmeyeceği düşüncesi insanların komşuluk ilişkilerini azaltan bir husustur. Bu sebeple hadiste çorba gibi sade bir yemek bile olsa paylaşılması, ikram edilen şeyi küçük görmemeye işaret etmektedir.
Komşuya ihsân etme hususunda yakın komşunun uzak komşuya nispetle daha öncelikli görüldüğünü Hz. Peygamberin Hz. Aişe’den rivayet edilen şu hadisinden anlamaktayız. “Ya Rasulallah! İki komşum var. Bunlardan hangisine (öncelikle) hediye göndereyim? Dedi ki. “Sana kapısı itibariyle hangisi yakınsa ona gönder”
İslâm’ın komşulukla ilgili bizlere yüklemiş olduğu sorumluluklardan bir tanesi ise onun durumundan haberdar olmaktır. Yani komşumuzun bir sıkıntı ve probleminin olup olmadığını bilmek, aç veya tok olduğundan haberdar olmaktır. Nitekim Hz. Peygamber bu hususa şöyle buyurarak dikkat çekmiştir: “Yanı başındaki komşusunun aç olduğunu bile bile tok olarak geceleyen kimse (gerçek anlamda) bana iman etmiş olamaz.”
İyi bir Müslüman olmanın yolu iyi bir komşu olmaktan geçiyor. İyi komşu olunmadan asla iyi Müslüman olunmaz. İyi komşu bu dünyada huzur ve saadet kaynaklarından birisidir. Atalarımız boşuna “Ev alma komşu al” dememişler.
Zamanımızda komşuluk ilişkilerinin zayıflaması ile birlikte bu ilişkiler ile birlikte yaşatılan örf ve âdetlerin (acıyı ve sevinci paylaşma, kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma…Vb.) eski gücünü kaybettiği görülmektedir. Kültürel mirasın yeni nesillere aktarılarak yaşatılması zayıflayan komşuluk ilişkileri sebebiyle artık daha zor hale gelmiştir. Toplumdaki bireylerin ortak bir kültürü paylaşmaları, biz duygusunu güçlendiren ve toplumun barış içerisinde yaşamasını kolaylaştıran bir olgudur. Buradan hareketle komşuluk ilişkilerinin yeniden canlandırılması fertleri hem içerisinde bulundukları yalnızlıktan kurtaracak hem de toplumsal barışa önemli bir katkı sunacaktır.
Diğer bir hadislerinde de komşuların birbirleri üzerindeki haklarını şöyle sıralamaktadırlar:9 Hastalandığında geçmiş olsun ziyaretine gitmek Öldüğünde cenazesinde bulunmak Borç istediğinde borç vermek Darda kaldığında yardımına koşmak Bir nimete kavuştuğunda tebrik etmek Başına bir musibet geldiğinde teselli etmek Evini, komşusunun rüzgarını (güneşini, manzarasını) engelleyecek şekilde yapmamak Ne pişirdiğini ona belli etmemek, belli ederse pişirdiğinden ona da vermek Şüphesiz Hz. Peygamber’in bu tavsiyesi komşuluk ilişkilerine oldukça kuşatıcı bir çerçeve çizmekle birlikte, komşunun komşu üzerindeki bütün haklarını saymayı değil, belki önemli olanlarından bazılarını vurgulamayı amaçlamaktadır. Bu bakımdan bir Müslümanın komşularıyla iyi ilişkiler içerisinde olması, İslâm’ın yardımlaşma, dayanışma, zarar vermeme, küs durmama ilkeleri doğrultusunda hareket etmesi; yine komşuları rahatsız edecek davranışlardan, evin içinde bile olsa yüksek sesle konuşmaktan, televizyon, teyp, müzik seti gibi cihazların sesini yükseltmekten ve her türlü patırtı ve gürültü yapmaktan kaçınması gerekir.
Günümüzde giderek unutulmaya yüz tutan değerlerimizden biri olan komşuluk ilişkilerini Kur’an’ın ve Sünnetin öngördüğü tarzda yeşertmeye ve geliştirmeye, bu konuda İslam’ın koyduğu ilkeleri yeniden hayata hâkim kılmaya ihtiyaç vardır.

Sakarya araç kiralama Sakarya evden eve nakliyat