31 Mart yerel seçimlerinin üzerinden 100 gün geçti. Bu geçen zaman zarfında rüzgar yavaş yavaş tersine dönmeye başladı. 31 Mart yerel seçimlerinde İktidar Partisinin bir takım yanlışları sonrası arayış içerisine giren halk, artık yeter! Bu gidişata bir dur! Denilmeli, İktidara ve iktidar partisi temsilcilerine tepki gösterelim, en azından akılları başına gelsin düşüncesi ile Ak Partinin karşısında olan ve en güçlü gördükleri partiye ki bu CHP oldu, oy verdiler. Bunu yaparken CHP’li oldukları için değil, iktidara ders vermek için yaptılar. Yani bir yerde tepki oyu verdiler. Tüm yurtta olduğu gibi ilçemizde de CHP’nin adayı büyük bir farkla seçimi kazandı.
İşte ne olduysa bundan sonra olmaya başladı. Alınan oyu, şahıslarına ya da partilerine verdiklerini düşünen seçilenler, akla mantığa sığmayan bir rehavet içerisine girdiler. 30 yıldır iktidardan uzak olup, hep muhalefette kalan CHP’li seçilenler, tepki oyunu kendi oyları gibi sandıkları için bir anda ummadıkları bir atmosfer içerisine düştüler.
Halk ağzı ile ne oldum delisine dönen zihniyetin egoları tavan yaptı. Gençlerinden, büyüğüne, seçilenden destek verene hemen hemen hepsi, kraldan çok kralcı olmaya, astığım astık, kestiğim kestik mantığına büründüler. Kendilerinden başkasını görmeyen, en iyisini ben yaparım diye düşünen, seçim öncesi vermiş oldukları sözleri tek tek unutan zihniyet, kendi içlerinde bile çatışma yaşayacak duruma geldi.
Hatta meclis üyeleri arasında bile ayrım yapılmaya, 11 meclis üyesinden 3’ü, 4’ü ile istişare yapıp, fikir alış verişinde bulunurken, diğer meclis üyelerini adeta görmezden gelmeye başladılar. İlk defa siyasete girmiş, siyaset hakkında pek bir şey bilmeyen meclis üyelerinin yapmış oldukları en ufak hatalarda, destek olup, yaptıklarının yanlış olduğunu ve daha dikkatli olunması gerektiğini söylemek yerine yine egolarına yenilip, sırf kendilerini kurtarmak adına meclis üyelerini yapmış oldukları açıklamalar, hal ve hareketlerle halk arasında değersiz konuma düşürdüler.
Seçim öncesi mütevazı tavırları, babacan yaklaşımları, kucaklayıcı hal ve hareketleri henüz 100 günü doldurmadan, astığım astık, kestiğim kestik, egoist bir yaklaşım ve tepeden bakmaya başlandı. Daha düne kadar iktidarın yapmış olduğu ve yanlış olduğu için eleştirmiş oldukları konuların kat ve kat fazlasını hem de göz göre göre yapmaları tepkilerin en büyüğüne neden oldu.
Hizmet yerine algı yapmayı, samimi olmak yerine desinler mantığını güden zihniyet, algılar ve asli görevlerini yapıp, sanki çok büyük hizmet etmiş gibi algı yaparak halkı kandıracaklarını düşünseler de asıl kanan ve kaybeden kendileri oldu. Anası nohut, babası soğan olan ve daha düne kadar bir oy için takla üstüne takla atan çocuklar, şimdilerde muhtarın telefonu açmamaya, açarsa da ukala bir dille “muhtar iki dakikan var, hemen söyle” demeye başladılar.
Daha düne kadar partili kişilere abi, amca, dayı diyen zatı muhteremlerin ilk işi partiye yıllarını vermiş kişi ya da kişileri partiden uzaklaştırıp, değer vermemeye, üç-beş şakşakçının alkışı ile yol almaya başladılar.
Daha düne kadar makam aracını kullanmayacağım diye, sırf reklam için üç-beş köye özel arabasıyla gidenler, şimdilerde gece gündüz makam arabasından inmez konuma geldiler. Seçim öncesi garibana, işsize söz verip oyunu alanlar, yeğeni ve akrabası hariç kimseyi işe almamaya, aldığı kişilerde ise liyakat aramamaya başladılar.
Tüm bunlar yapılırken unuttukları tek bir şey vardı, oda seçmen. Nasıl ki, bir günde eline tüm yetkiyi veren seçmen, yine bir günde elinde olan tüm yetkiyi alacağını unuttular. Bugün seçimin üzerinden 100 gün gibi süre geçmesine rağmen, halkın tepkisi yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı.
Acizane önerim. Henüz seçimin üzerinden 100 gün geçmesine rağmen tepkiler bu şekilde ayyuka çıkmışsa, kimse kusura bakmasın ama başlar eller arasına alıp düşünülmeli.
Şunu unutmamak lazım, başarılı insanlar büyüdükçe küçülmesini bilen kişilerdir. Öyle astığım astık, kestiğim kestik, ben ne dersem o mantığı ile bir yola varılmaz. Ve en önemlisi şu pis egonuzdan, vaz geçin. Geçmişinizi unutmayın. Benliğinizden ödün vermeyin. Yani önce insan olun. İnsan gibi yaşayın. Çıkar ve menfaat için dostlarınızı, arkadaşlarınızı ve en önemlisi yola çıktıklarınızı, yolda bulduklarınızla değişmeyin.
Her şeyin gönlünüzce olması, egodan ve kibirden uzak, ötekileştirici değil, kucaklayıcı olmamız dilek temennisi selam ve dua ile…
DİĞER HABERLER
At yalanı, seveyim inananı!
Ramazan ayında lokanta işletmek caiz midir?
İpinizi sıkı bağlayın!